26.12.2017, 14:01

SAVUNMALARIMI YAYINLIYORUM!

SAVUNMALARIMI YAYINLIYORUM!
HAKARET EDENLER, KUMPAS KURANLAR, HAKARETÇİLERİN SUÇLARINI DİSİPLİN KURULLARINDA AFFEDENLER HAKARETE UĞRADIK DİYE BENDEN ŞİKAYETÇİ OLMUŞLAR! NE GÜZEL! 
Geçen hafta polis  merkezindeydim. Sezayi DAŞDEMİR, Gökhan ACAR,  sabık  rektör vekili Sayın DALKIRAN ve Arş.Gör. Adil ERKEN beni şikayet etmişler. Bize hakaret etti onurumuzla oynadı, bize iftira etti, demişler. Bu adamların iddialarını araştıran   Uşak Başsavcılığı ifademizi talimat yoluyla aldı. 
Hayatım boyunca şeffaflığın güç olduğuna inandım. Bu sebeple gizli saklı hiçbir işim olmadı. Hayata bakışımı ve inançlarımı kimseden saklamadım. Sosyal medyada hiçbir paylaşımımı silmedim. Bu nedenle çok iyi tanınan gizlisi saklısı olmayan  biriyim.  
FETÖ işi memleketi karıştırdığı tarihten itibaren bir takım iyi saatte olsunlar devreye girdi. İsmimi Uşak’taki FETÖ  iddianamesine soktu. Yalancı tanık ifadeleri, kimliği belirsiz ihbar mektupları dosyaları  kapladı!  Ama tutmadı. Tutmaz.  Bana FETÖ isnadının akla zarar olduğunu ve bana FETÖ  isnadında bulunanın kesinlikle FETÖ’cüler olabileceğini Uşakta beni tanıyan herkes söyler.  Bunu sayın Başsavcı Mustafa GÜMÜŞ’te henüz anlayamadı. Ama anlayacak!
 Bana kumpas kuranlar iki şeyi hesap edemediler. Bir şeffaf ve açık bir adam oluşumu!  İki,  kanunsuzları yanlış işe karışanları sinek kadar bile değerli  görmediğimi.  Hele hele, her yerde başsavcının benimle ilgili işlem yaptığını konuşan devletin belge ve bilgilerine sahip  görünen Sezayi DAŞDEMİR gibi adamlarla çalışanlardan hiç pervam olmaz.  Benimle ilgili çeşitli işlemlere girişen adliye mensupları dahil her türlü sayın devlet görevlisine de   sözüm olsun. Geçmişinde FETÖ ile oturup kalkanlar önce kendilerine bakacaklar. Geçmişte fetö ile seviyesi yüksek birliktelikler yaşayıp hamile gezenler beni   FETÖ’lükle  olarak itham edemezler.  Ancak suç icat edebilirler.   Ben de tutmaz. Yanlış yapan ben değilim. Devlet gücünü bana karşı kullanmaya kalkanlar! 
Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı eliyle ismimiz lekelendi. Bugüne kadar sabrettim. Devlet zarar görmesin, bir de ben ülkede çıkan  yangına benzin  dökmeyeyim, dedim. İnsanların   zaten güveni kalmamış. Bu konular zaman içinde düzelir, göç yolda düzülür  diye düşünerek devlet kurumunu gözetmeye çalıştım.   Çünkü adli sistem olmazsa devlet çöker. İyi veya kötü bir adalet sistemine ihtiyacımız var. Ama anlaşılıyor ki Uşakta adalet kurumu devlete kastetme derecesinde zaafa uğramış.  Devlet ve adalet işleri Sezayi DAŞDEMİR karakterinde   adamlar tarafından zıvanadan çıkarılmış. Yazık..    
Hakkımda   kanunsuz ve yanlış işlerin içinde bulunan bir sürü adam nasıl şikayet cüretinde bulunur diye epey kafa yordum.  İşin içinden çıkamadım. Bu cürete karşı bir  cevabım olmalıydı.  Benim bir günümü polis merkezlerinde yiyenlere, en değerli zamanlarımı  telef edenlere ben de bir karşılık verecektim.  Düşündüm taşındım,  şeffaflığım gereği bu adamların savcılığa şikayetlerini ve bu adamlara karşı yaptığım savunmaları köşemden yayımlamaya karar verdim. Bütün bunlar gizli kalmamalı. Gizli kalmamalı ki, devlet sorumluluğunu üstlenenler belki tedbir alırlar! Bugün olmasa da inşallah yarın! 
 Evet benimle ilgili  şikayetçilerin arasında  Üniversitede şube müdürü kisveli, ahlaksız olduğu yaptığı sosyal medya paylaşımlarıyla sabit  bir provokatör var.  Türk ülkelerinden gelen çocukların parasına çöküp milliyetçi geçinen, ona buna internet yorumlarında hakaret edip  mahkum olan, hakareti ve provokasyonu adet haline getirmiş, ancak tam memuriyetten atılmak üzereyken, kendisini  kullananlar tarafından kurtarılmış bir adam.  Bence adliyeden kafasını bile sokamaması  gereken bu ve bunun suç ortakları Uşak adliyesinde kostak kostak geziyorlar. Rektörün tutuklanması ve yargılanması süreçlerinde kendini başat rollerde gören, ne kadar yanlış iş varsa hepsinin içinde olan bu kişi, Ali Galip BALTAOĞLU bana hakaret etti, rektöre kurulan kumpasın içinde yer aldı, dedi diyerek şikayetçi olmuş. Hakaret etmedim ama içinde bulunduğu tertipleri, dedim. Savcıların operasyonu sırasında  savcıyla ve savcılıkla  ilişkilerini dedim. DEDİM,  DİYORUM ve DEMEYE DEVAM EDECEĞİM. Zira gerçeklerden kaçamazsınız. 
Bu tür adamların sözleri ve ifadeleriyle iş yapan sayın Başsavcı yanlış yapıyor. Bence benim değil bu adamların peşine düşmeliydi. Sayın başsavcının uygulamaları nedeniyle bugün Uşakta devlet düzeni tartışılır oldu maalesef.  
Şube Müdürü Sezayi DAŞDEMİR’in  şikayeti üzerine Uşak Başsavcılığına sunduğum savunmamı okuyucuların dikkatine sunuyorum. Birinci sırada Sezayi DAŞDEMİR var.!  VARAN BİR! Varan iki Sayın Dalkıran olacak. 
UŞAK CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
 Müşteki Sezayi DAŞDEMİR’in iddialarıyla ilgili ayrıntılı savunmam ve delillerimin sunulmasıdır.
Müşteki Sezayi DAŞDEMİR Uşak Üniversitesi rektörü Sait ÇELİK’e ve şahsıma karşı kurulan kumpasın en önde gelen kişisidir. Suçlamalarını reddediyorum. Kendisi hakkında yazdığım her şey doğrudur. Bu konuda asıl hakarete uğrayan kişi benim. Bu şahsın kendinde beni şikâyet etme cesareti bulması, bana “Hırsızın azgınlığı, subaşının ihmalindendir,” sözünü hatırlattı.”   Türkçe de “Hem suçlu hem güçlü” sözü müştekiye benzer kişileri tarif için söylenmiş olmalıdır.  Ancak kanaatim odur ki, müştekinin cüreti maalesef subaşının ihmalinin ötesinde desteğinden kaynaklanmaktadır.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Müşteki bana karşı kurulan organize kumpasın içinde yer almıştır. Şahsıma alenen basın toplantısında hakaret eden ve bu kumpasın içinde önemli aktörlerden olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı Muhterem KURUÇAY’ın da, Gökhan ACAR’ın da, Yrd. Doç Dr. Volkan TURAN’ın da yakın dostudur ve bu durum tesadüf değildir. Bunlar bir çetedir ve organize hareket etmektedirler. 
Rektöre kumpas kuruldu iddiamda ısrarlıyım. Rektörle birlikte bana da kumpas kuruldu.  Rektör  Sait ÇELİK tutuklanmadan  önce, FETÖ şüphelisi  Kenan   AKARBULUT’dan   bana ve rektöre iftira ettirmek için savcı Bahadır SAKOĞLU’nun   Yrd. Doç. Dr. Volkan TURAN’la beraber kendisine baskı yaptığı haberini almıştım. Rektör tutuklandıktan sonra şahsıma kurulan kumpası çözümledim, sosyal medyada ve kendi linkimde 05 Mayıs 2017’de UŞAK ÜNİVERSİTESİNDE BÜYÜK KUMPAS! FETÖ NASIL METÖ OLDU?” ve 17 Mayıs 2017’de AH SAVCIM AH… NE YAPTIN SEN!  başlığıyla yayınladım.  Elbette tekzip edilemedi!  FETÖ şüphelisi Kenan AKARBULUT’un ifadesini almadan bu yazıların ve belgelerin tekzip edilme imkânı ve ihtimali yoktur. Aslında bu saatten sonra ifadeye bile gerek yoktur. Zira savcılıkta bilmektedir ki, bu konularda FETÖ şüphelisi Kenan AKARBULUT’un beyanları,  HSK’ya ve mahkemeye yazdığı dilekçeler vardır. Adam bağırıyor, rektöre ve Ali Galip BALTAOĞLU’na iftiraya zorlandım, eşim içeri alınmakla tehdit edildim. 
Şimdilik duyan yok gibi görünüyorsa da aslında duyuldu. Ben bedel ödemeye hazırım. Asıl olan kumpas kuranların bedele ödemeye hazır olup olmadıklarıdır! Bu açıdan bedel ödeyeceklerin başında da müşteki vardır kanaatindeyim. Bağırtısı ondandır.
 Müşteki şube müdürü toplum düşmanı, toplum düşmanlığını milliyetçilik kisvesine büründürmüş ahlaki endişesi olmayan bir provokatördür. Örneğin, “Beyaz kefenli akyavşaklar çıkın meydanlara da görelim taşaklarınız kaç gram” diye galiz hakaretlerle insanlarımızı birbirine düşman etme, toplumu ayrıştırma  faaliyetleri yapabilmiş bir tıynete sahiptir. Tam bir provokatördür. Örneğini inceleyiniz lütfen. 

Bu provokatör o tarihte bu twitiyle MHP’lileri Ak Partililere,  Ak Partilileri de MHP’ye düşman etmeye aralarına kin ve nifak tohtumu atmaya çalışıyordu. 
  Müşteki, şube müdürü provokatör üniversite de rektörlük seçimlerini, rektöre ve bana kumpas kuran bir çeteyle ortak olarak FETÖ’cü avına çevirmiş, kendinden başka herkesi FETÖ’cü ilan ederek kumpasa destek sağlamıştır. Bu yolla ülkemizde çıkan FETÖ belasından ve yangınından kendince çıkar sağlamıştır.  Hiçbir ahlaki kaygısı ve ilkesi olmayan müşteki Vatan Millet Sakarya edebiyatıyla her türlü pisliği yapabilme potansiyeline sahiptir ve ihtiyaç duyanları bu özelliğinden yararlandırmaktadır. Şahsıma karşı sayısız eylemi vardır. Birkaçından örnek vereyim. 
Müştekinin suç arkadaşı MHP İl Başkanı Muhterem KURUÇAY rektör aleyhine yaptığı bir basın toplantısında twitimde Alparslan Türkeş’e CİA ajanı dediğim, peygambere hakaret ettiğim gelen tepkiler üzerine sildiğim iftirasını dillendirmiştir.  ( Bkz. Muhterem KURUÇAY hakkındaki şikâyet dosyası savcılığınızda Soruşturma No. 2017/3015 kayıtlıdır.)
KURUÇAY’ın dillendirdiği Türkeş’e CİA ajanı dediğim iddiası müştekiye aittir. Beni şikâyet eden bir dilekçesinde, bu iddiayı yazmıştı. Onu bu konuda üniversite idaresine şikâyet etmiştim.  Soruşturma geçirdi ve soruşturma Prof. Dr. Murat ÖNTUĞ tarafından yapıldı. Sait ÇELİK tutuklandıktan sonra müştekinin cezalarını kaldıran Rektör Vekili DALKIRAN’ın tesiriyle dosya kapatıldı ve DAŞDEMİR’e ceza verilmedi.  Dosya üniversiteden talep edilirse durum açıkça görülecektir. Provokasyonun mühendisliğini yapan müşteki bu eylemiyle bana karşı bir taraftan ülkücüleri tahrik ediyordu diğer taraftan peygambere hakaret etti diyerek Müslümanları üzerime saldırtmaya çalışıyordu. Dedim ya tam bir toplum düşmanı provokatördür diye! 
Örneğin eylem arkadaşı Gökhan ACAR, FETÖ soruşturmasında ifade vermiş: 

Demiş ki;  Rektörün tarihi eser kaçakçılığı gibi gizli işlerini de Ali Galip BALTAOĞLU’nun yaptığı söyleniyormuş. Tarihi eser işinin arkasında olduğu ve iş ortaya çıkacak yakalanacağım korkusuyla riski göze alamayıp uşaktan gittiği yönünde bilgiler konuşuluyormuş.  … Sait Çelik üniversitede cemaatin gizli elamanıymış Bunun en büyük yardımcısı da Ali Galip BALTAOĞLU isimli şahısmış… 
Bu iftiracı şeref ve haysiyet celladının ifadelerinden haberimiz oldu ki;  ben 50 yaşından sonra tarihi eser kaçakçılık işleriyle uğraşmış ve Alman istihbaratı adına çalışmışım!  
 Bu dönemlerde sosyal medyada  Sezayi DAŞDEMİR’in gerçek hesaplarında  ve Sezayi DAŞDEMİR’in sevk ve idare ettiği fake hesaplarda  aleyhimize FETÖ’den alınacağımıza dair ve  aleyhimizde alınan bizim bilmediğimi ifadelere atıfla yayınlar yapılıyordu.   Beştepe adlı fake hesaptan anlamlandıramadığımız, fakat müşteki ve suç ortaklarının çok iyi anladığı yayınların sebebini soruşturma dosyalarından bihaber olan biz normal vatandaşlar elbette anlamıyordu. Ne saçmalıyor bu alçaklar diye bakıyorduk, bütün bu yayınlara! Alman profesör, kazı işleri ve Almanya Serik hattı! Ne alakaydı! Ne patlayacaktı Bu durum soruşturmaların bize gizli, provokatör şube müdürü müştekiye açık olmasından kaynaklanabilir mi acaba sayın savcım! 

Müşteki provokatör şube müdürü Sezayi DAŞDEMİR soruşturmayı ortak yürüttüklerini tapelerden haberdar olduğunu ilan ediyordu!
 

Müşteki provokatör şube müdürü FETÖ’cü olduğumu iddia eden yayınlar yapıyor savcılara yol ve yön gösteriyordu. Doğruluk nedir bilmediği için doğruya şahitlik nedir bilmiyordu. 
 

Beni ve rektörü FETÖ’cü ilan etmek için algıya oynayan yayınlar yapıyordu. FETÖ’den tutuklanan Doç. Dr. Yunus KARAKUYU’da bylock çıkmasını söz konusu ederek benim şikâyetimle kendisine açılan bir soruşturmaya bylockcu soruşturmacı atamış gibi algı yaratıyordu.  Yunus KARAKUYU sesiz ve efendi birisi olarak tanınırdı ve bylock çıktığında benim gibi çok kişi şaşırmıştır. 

Bir başka twetinde nefsimi müdafaa ettiğim gerçeğini örterek beni FETÖ’nün üniversite savunma avukatlığını üstlendiğimi iddia ediyor ve algı yaratmaya devam ediyordu. 
 

Kendisini devlet durdurmuyordu. Savcılar kendisi hakkında gereğini yapmadıkları için tabir caizse azmıştı!   Devleti kendisi olarak hissettiği ve hakaret etmek ona suç olmadığı için şahsıma  “erkek orospusu” gibi  galiz ifadeler kullanabiliyordu. Ne de olsa aldığı cezalar kumpas arkadaşları tarafından affediliyordu!
 

Yine ona küfür ve hakaret serbest olduğu için resmimi yayınlayarak “deyyus” diyebiliyor, “Serik’te sokakta yürüyemez hale gelmiş” başlıklarıyla hakaret edebiliyordu.  Çalıştığım yeri patlayacak bir lağım borusu olarak tarif ederek hakarette ve algıda sınır tanımıyordu. 
 

5 Mayısta Kumpası önce kendi sosyal medya hesabımda 7 Mayısta da baltaoglu.net adlı linkimde yayınladım.  Tepkisi şu oldu? Gerçeğin gücünü bilmeyen zavallı şube müdürü, bendeki cesareti deli cesareti olarak niteleyip, bu cesaretin sebebini defolu tabir ettiği vekiller olduğunu iddia etti. Adamı tutan bir şey olmayınca bizi bıraktı vekillere de hakaret etmeye başladı.  Sağda solda başsavcının vekiller için de FETÖ’den fezleke hazırladığı propagandasını yapıyordu.
 

Müşteki şube müdürü kumpası deşifre ettiğimde ambalaj olduğumu paketleneceğimi anladığımı, o yüzden saldırı pozisyonunda olduğumu alenen yazdı.  Ne de olsa FETÖ avcısı devletti kendileri! 
 

Yine yaptığı bir paylaşımda sakladığım bir şeyler var algısını yaratmaya çalıştı. Beni ismen tekrar muhatap aldı.

Müşteki, 11 Mayıs 2017 haddimi bilmediğimi, ama bildirileceğini güvendiği güçler adına ilan etti. Gerçekten haddimi bildirme çalışması yapıyor muydu sayın savcılık! 
 

Müşteki Sezayi DAŞDEMİR iddialarımı senaryo olarak niteledi. Devlet olduğunu sanmanın şımarıklığıyla bir de tehdit etti!  Bu yazdığım senaryoların hesabını verecekmişim!  Elbette ki hukuken!  Hukuk adına konuşuyordu müşteki! 
 

Müşteki bu arada kamuoyuna husumet duyduğu kumpas kurduğu rektör ÇELİK’in Bandırma Cezaevinden şikâyet gönderdiğini bildiriyor, ağlasak mı gülsek mi, sorusunu soruyordu. Rektörün Savcılığa yazdığı yazılardan da haberdardı. Aslında bu yolla aynı zamanda üniversitede kendine güç devşiriyordu. Bakın ben neleri biliyorum, ona göre haaa diyordu!  Bu işler benden sorulur diyordu. 
 

Müştekinin “FETÖ üst aklına hizmet eden siyasetçi bürokrat, medya maymunu vs. kim varsa haddini ve kendisini düşen nasibini fazlasıyla alacak” sözünü sayın savcılar nasıl yorumluyor acaba? FETÖ kılıfına gizlenen laflar üzerinden siyasetçileri bürokratları, medya maymunlarını (gazeteciler ve yazarları olsa gerek) tehdit etme ayar verme kabiliyetine sahip olmak için yasa adamı olmak gerekemez mi?
 

Müşteki provokatör şube müdürü,  iddianame ortaya çıktıktan sonra  ismimi ve resmimi kullanarak provakatif eylemlerine devam etmiş ve sataşmalarını aralıksız sürmüştür.  

Müşteki  benim yazılarımdan sonra savcıları ahlaksızca (ahlak lafını kullanması gereken en son kişidir!) merhametsizce suçlayıp makineli tüfek gibi saldırıyorlar,  diye yayın yaptı. Savcılar adına konuşan müştekinin savcılarla ne işi, ne yakınlığı  olabilir? Olağanüstü hal yetkileriyle donatılmış işini doğru yapan kumpas kurmayan savcıların ne korumaya  merhamete ihtiyacı olmayacağını gözden kaçırıyordu. Savcılar adına kılıç sallıyordu.  Ne de olsa savcılar bizim değil onun savcılarıydı! 

Müşteki,  savcıların hakkımda soruşturma yaptığını iddianame hazırladığını kendince şöyle haber veriyor ve beni korkutuyordu!  Korkma AGB çocukların proje ödevi var. Vallahi billahi” diyerek çok korkmuş ve hatta titremiş olan şahsıma moral motivasyon yayınları yapıyordu!    Bu arada üniversitede benimde rektör gibi  FETÖ’den alınacağımı başsavcının beni dinlemeye aldığını,  peşimde olduğunu FETÖ’ye destek vermekten (iltisaktan)  alınacağımı propaganda ediyordu.  

Müşteki savcıların kendisinin ve çetesinin arkasında olduğunu anlatmak için böyle bir paylaşım yapıyor, korkudan diz bağlarımı çözüyordu! Burada şahsımı FETÖ’cüler adına saldıran diye niteliyordu.  Sanıyorum adliye binası eşliğinde ilan ettiği şikâyet sonucu bu savunmayı vermek zorunda bırakıldık! 

Müşteki şube müdürü, Uşakta devlet olduğunu ve Uşak ilinin sahibi olduğunu kendince şöyle anlatıyordu:

Müşteki provokatör şube müdürü belediye yetkisindeki mezarcılıkla da ilgileniyor mezar açma ve gömüleceklerin üstüne toprak atma ustalığından söz ederek, devlet desteğiyle  mezara girmesi mukadder biz zavallı ölümlüleri böyle korkutuyordu! 

Müşteki provokatör şube müdürü rektör tutuklandıktan sonra üniversitede FETÖ avcılığı üzerinden terör estirerek,  gün oldu T tipi sekiz kişilik koğuş resmi yayınladı. Gün oldu, öğretim üyelerini adınız bir gün tabeladan inecek diye tehdit etti.   Kumpasa ortak olan rektör vekili Sayın DALKIRAN’da bu eylemlere ortak oldu.  Üniversitede bu işleri tasvip etmeyenler FETÖ işi bize de bulaşır diye korktular ve sustular. Müşteki cezaevine göndermede ve görevden ihraçlarda ben yetkiliyim mesajı veriyordu! Sizce kime ve neye güveniyordu sayın savcılarım? 

Müşteki şube müdürü rektör mahkum olunca seviniyor ve beni “Üniversite FETÖ savunma oyuncusu libero Ali Galip Baltaoğlu” diye tanımlıyor!  

Müşteki Şube Müdürü benim kumpası deşifre eden yazılarımdan sonra sahibi olduğu devlete biraz kızmıştır!  OHAL KANUNLARININ UYGULANMADIĞI İL UŞAK MI?  başlıklı bir paylaşım yapar. “Uşakta FETÖ sanıklarını korumanın yanında Gizli dosyada tanık vs isim vererek terör örgütüne hedef gösterenleri, valisinden, hakim,savcı emniyet personelini isimlerini vererek kafa tutan tehdit eden, taşeron kalemlere FETÖ adına iş verenlere ve bunlara destek olanlara (siyasilerin akrabaları dahil) DEVLET gereğini yapar diye hep sabır ediyoruz. Ancak bizlerin de bir sabır taşı var. FETÖ adına çemkiren iş tutan çakallara daha ne zamana kadar sesiz kalınacak. Biz mi kirli çamaşırları ipe saralım. İllegalite mi ilan edelim? Tehditler karşısında hangi savunma haklarımızı kullanalım.”
Bu paylaşım sayın savcılara ilginç gelmiyor mu? Bu paylaşım suç değil mi? Kimse sen kimsin lan illegalite başlatacak demiyor bu adama?   Devlet gereğini yapsın sustursun şu adamı,  yoksa illegalite ilan ederiz, diyor. Gereğini yapmanızı istiyor, sabırlarının taştığını bildiriyor. Benimle ilgili işlem yapmamanız halinde yasadışı yollara başvurabileceklerini söylüyor.  Müştekinin,   yasadışılığa sapabiliriz tehdidi ki, o tehdit siz sayın savcılaradır, bana çok ilginç geldi. Müştekinin ne kullandığını gerçekten merak ediyorum.  Şayet bir şey kullanmıyorsa, savcıların üstünde bir yerlerde midir bu provakotör!

MÜŞTEKİ ŞUBE MÜDÜRÜ FAKE HESAP HASAN RIZA İLBEYLİ’NİN DE GERÇEK SAHİBİDİR.
Hasan Rıza İLBEYLİ diye FAKE bir hesap var. Bu fake hesabın sahibi de MÜŞTEKİ Sezayi DAŞDEMİR’dir.  
Aşağıdaki paylaşım İLBEYLİ hesabından yapılmıştır. Bu fotoğraf 22 yıllık aile dostum Uşak Milletvekili Alim Tunç’la meclis lokantasında akşam yemeği yerken çekilmiş bir fotoğraftır. Biz yemek yerken Sezayi DAŞDEMİR MHP il Başkanı Muhterem KURUÇAY ve birkaç kişiyle beraber gelip yan tarafımızdaki masaya oturmuşlardır. Alim TUNÇ kendilerine hoş geldiniz demiş ellerini sıkmış. Yemekten  kalkarken Uşaktan gelen misafirlerdir diye o masanın da hesabını ödemiştir.  Fotoğrafın çekildiği açıda Sezayi DAŞDEMİR oturmaktaydı ve bu fotoğraf onun tarafından çekilmiştir. Daha sonra da İLBEYLİ hesabında “Ali Galip Baltaoğlu, Alim Tunç ile hukukun tutuklu Fethullahçı Sait Çelik’i korumak, Uşak Üniversitesi’ni ele geçirmek için mi vardı yoksa?” denilerek paylaşılmıştır. BU KONUDA UŞAK MİLLETVEKİLİ ALİM TUNÇ’TANIK OLARAK DİNLENMESİNİ TALEP EDİYORUM.  

 


SEZAYİ DAŞDEMİR’İN HASAN RIZA İLBEYLİ FAKE HESABININ TERÖR SAVCISI BAHADIR SAKAOĞLU İLE İLİŞKİSİ
Aşağıdaki tweet hesabı terör savcısı Bahadır SAKAOĞLU’na  aittir. Ve arkadaşları arasında Hasan Rıza İLBEYLİ açıkça görülmektedir.  “ Ah Savcım Ah ne yaptın Sen ?”  http://www.baltaoglu.net/guncel/197-ah-savcim-ah-ne-yaptin-sen.html başlıklı makalem aynen şöyle başlıyordu. 
“Savcı Bahadır Sakaoğlu Kardeşim.
Artık ben de sizi sosyal medyadan takip ediyorum. Benimle bu kadar yakından ilgilenen bir savcıyı tanımak ihtiyacı duyuyorum.
Hasan Rıza İlbeyli hesabından şahsımı ve rektörü FETÖcü ilan eden, her türlü hakareti, tehdidi, şerefsizliği sahte hesaplar üzerinden yürüten Sezayi DAŞDEMİR’i takip ve takdir eden paylaşımların sahibi savcım.
Siz değil miydiniz üç dört yıl önce Sezayi DAŞDEMİR’e, bir devlet memuruna asla yakışmayacak suçunu itiraf ettirip mahkûm ettiren. Bu seviyede bir ahlakın sahibiyle ne zaman bu kadar içli dışı oldunuz? Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim, diye bir atasözü duydunuz mu? Sizi böyle bir arkadaş tercihine yönlendiren saik neydi bilmiyorum ama yanlış tercih! Volkan TURAN, Sezayi DAŞDEMİR gibi arkadaşlar, kötü arkadaşlar savcım. Bu tipler adamın başını belaya sokarlar.”

 


MÜŞTEKİ DAŞDEMİRİN İLBEYLİ HESABINDAN  GALİZ  HAKARETLERİNDEN İFTİRALARINDAN  VE SAVCILARA İHBAR VE MANİPİLASYON MESAJLARINDAN  ÖRNEKLER.
 

AŞAĞIDAKİ BELGELERE DİKKAT! MÜŞTEKİ TAPE BELGELERİNİN ELİNDE OLDUĞUNU ALENEN SÖYLÜYOR.
Burada müşteki gazeteci Kazım Şen, Hakan Koruk ve benim üçüncü şahıslarla konuşurken birbirimize küfür ettiğimizi hem de o şöyle, o böyle diye anlatıp durduğumuzu, tarihte görülmemiş bir alçaklık diasporası OLDUĞUMUZU SÖYLÜYOR.   “Mevcut dokümanlarda görünen şu,  FETÖ ile iltisakları bir kenara, bu şerefsiz çete(yani ben Kazım ve Hakan)  Uşak’ta ağlarına düşürecek herkes hakkında şantaj için bilgi ve belge toplamaya çalışıyor. Lakin belgeler yok, sadece iftira yoluyla şantajla maddi çıkar peşindeler,”DİYOR. Müşteki yine, “Geçtiğimiz günlerde bir dokümanda yerel basın mensubu görünümlü müptezel ile sıçan Hakan Koruk konuşmaları çok ilginç. 100 TL için oğlunu diğer müptezelin banka hesabını kullanarak alabiliyor. Karısından izinsiz aracını çıkaramazmış” diyor.
Sayın savcılar bu paylaşımları yapan hakaret ve algı peşinde isim vererek karalamalarda bulunan, insanların özel hayatına dalan müşteki bu kafaya gelmek için ne kullanıyor bilmiyorum. Ama telefon konuşmaları elimde,  bu adamları dinliyoruz diyor. Yanılıyor muyum? 

Bu arada müşteki şube müdürü savcılara yol gösteriyor. Şahsımın gözaltına alınmamış olması farkında olmadan delilleri karartmam için zaman tanımak anlamına gelirmiş. Bu mahlûkun ifadeleri, yazıları ortadayken halen ahkâm kesme cüreti bulması bu dava için bir zaafmış.  Daha sonraki paylaşımında ise en azından bir ifadelerini alınması ve gereği yapılması gerekirdi, diyor. 
 

Aşağıdaki tewetleri inceleyin lütfen adam bizi çözmüş, iltisaklarımızı tespit etmiş (savcılığın iltisakla suçlayacağını duyuruyor) Fakat “ananas peşindeymiş. 
Kim bu adam? Savcı mı sayın savcılarım?  
Bu arada da isimlerimizi zikrederek hakarete devam ediyor. 

MÜŞTEKİ GÜCÜNÜ ALDIĞINI DÜŞÜNDÜĞÜ BAŞSAVCI MUSTAFA GÜMÜŞ’Ü ÇOK SEVİYOR VE DESTEĞİNİ ŞU TWETLERLE ATIYOR

HAKARETTE VE PROVAKASYONDA SINIR TANIMAYAN MÜŞTEKİ’NİN ŞAHSIMA KARŞI SON AŞAĞILIK EYLEMİ DE AŞAĞIDA SUNULMUŞTUR…
Bu şahsı ilgilendirmeyen hiçbir şey yokmuş!  Öyle diyor! Kendini memleketin sahibi diye tanıtan,  bu hakaretlerin sebebi müştekiye sahip çıkanlar değil midir? Bu hakaretler kimi veya kimleri memnun etmiştir. Bu aşağılık işleri yapabilen kişilerin hakarete ve iftiraya uğradık diye adliyelere koşabilmesinin yorumunu aklı selim sahiplerine bırakıyorum. 

 

bulundu. 
Sosyal medyada ismimi ve resmimi kullanarak itibarsızlaştırma çalışması yaptı.
FETÖ’cülük isnadında bulundu.  
Savcılara yol ve yön gösterdi. Şahsımı ihbar etti. 
 Savcılardan tutuklanmamızı hiç olmazsa gözaltına alınmamızı talep etti. Bu şekilde kamuoyunda ismimizi yıprattı.  
Savcıların şahsıma operasyon yapmasının kamuoyunda alt yapısını oluşturmak için çalıştı. Şayet bu kadar yayının üstüne kumpas bir operasyona maruz kalsaydık, vardır bir şey intibaını yaratılmış olacaktı.  
Savcıların avukatlığına savundu ve savcılarla yakınlığını ifade eden yayınlar yaparak kamuoyunda itibar devşirdi. Üniversitede bu konumuyla terör estirdi. 
Savcıları kullanarak hakkımızda işlem yapıldığı içeri alınacağımız propagandasını yaptı.
Müşteki bütün bu eylemleri tek başına gerçekleştiremez. Kendisini tanırım son derece korkak bir adamdır. Bütün bunları yapabilmesi kendini devlet sanmasından kaynaklanıyor. 
Rektör kumpas kurulduğu iddiamın arkasındayım.  Hatta bugün artık daha da eminim.  Tekrar ediyorum. Ben bu kumpası çözdüm ve basında da kendi linkimde de aleni olarak yazdım. Bu kumpası kuran savcıları da yazdım.  Kimse bu yazıları tekzip edemedi ve savcılık makamı da çok iyi biliyor ki edemez!  Çünkü gerçekleri yazdım. Bilgisiz ve belgesiz hiçbir şey yazmadım. 
Rektör Sait ÇELİK maalesef ben dâhil savunma tanıklarının dinlenmediği bir mahkemede mahkûm edildi. Mahkeme başkanı benim tanıklığımı,  avukatların iki kez teklif etmesine rağmen REDDETTİ. Hukuk bilen herkes bilir ki, savunma tanıklarının dinlenmemesi, savunma hakkının kısıtlanmasıdır. CMUK 289’a göre kesin olarak hukuka aykırılık hallerinden bozma sebebi olarak  sayılır.  Kumpas sonucu delil uydurularak yapılan, savunma tanıklarının dinlemediği muhakemeye sonucu verilen kararın bozulacağı açıktır. O davayı izleyenler neler olduğunu zaten biliyor.  Bu konuda müşteki de, iddianameyi yazan savcılıkta biraz sabırlı olmalı ve hiç kimsenin hakkındaki mahkûmiyet kararı kesinleşmeden suçlu ilan edilemeyeceğini bilmelidir.
Müşteki gibi provokatörleri Uşak Başsavcılığının himaye ettiğini düşünüyorum. Bunun için elimde yeteri kadar delilim var.  Uşak Başsavcılığı hakkımda tahkikat üstüne tahkikat yaptı. Yapmaya devam ediyor. FETÖ’cü diye benim peşime düştü, sosyal medyadaki yayınlarına bakılırsa tapelerimiz müştekinin elinde dolaşıyor. Savcılık beyhude uğraştı ve halen uğraşıyor. Ben hayatı boyunca yasalar çerçevesinde namusuyla yaşamış bir insanım. Savcılık beni alacaksa suç icat etmek zorunda, aksi halde bir şey bulması mümkün değil. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde lekelenmeme hakkınızın bizzat savcılık tarafından ihlalini yaşamak çok acıdır.  Şayet usulde reddi hakim benzeri, reddi savcı gibi bir uygulama olsaydı Uşak Başsavcısı Mustafa GÜMÜŞ beyefendinin sevk ve idaresindeki  savcılığın hakkımdaki bütün işlemlerini reddederdim. Neticede bu konulara mahkemeler bakacağı için kanun koyucu reddi savcı diye bir usul koymamış. Ve biz kendimizi savunmak için bunu yapamıyor, savcılık tarafından dava açılmasını bekliyoruz.
 Bundan bir müddet sonra sayın savcılık makamının beni hayretlere düşüren bir uygulamasıyla karşılaştım. Sayın Savcılık kumpasa karışan Volkan Turan isimli şahsın şikayeti üzerine yaptığım   savunmadan dolayı beni yargılamış,  TCK 288,  yani, “GÖRÜLMEKTE OLAN BİR DAVAYI ETKİLEMEYE TEŞEBBÜS” ten 3000 lira para cezası kesmişti.  Gerekçe olarak 1,5 sayfalık savunma ifadem gösterilmişti.   Hangi davayı hangi soruşturmayı etkilemekten yargılandığımı ve cezaya müstahak görüldüğümü bilmiyorum.  Savunmamdaki hangi sözümle ve fiilimle neyi etkilemeye çalışmışım onu da bilmiyorum. Gösterdiğim tanıkları dinleme ve delilleri toplama görevini yapmak yerine hiçbir inceleme yapmadan benim suçluluğuma karar veren savcılık makamına nasıl güvenebilirim? Savunma hakkımın ihlal edilmesi bir yana, savunma ifademden böyle bir suç icat edilmesi ne anlama geliyor?  Hukuk adamlarının müdafaa masuniyeti yani savunma dokunulmazlığı ilkesini bilmemesi mümkün olmadığına göre ne anlamalıyız!
Sonuç olarak namuslu vatandaşları korumayan, bizleri,   müşteki toplum düşmanı provokatör Sezayi DAŞDEMİR gibi adamların elinde oyuncak eden Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’na güvenmiyorum ve güvenmek içinde bir sebep göremiyorum.  
      Müşteki toplum düşmanı provokatör şube müdürü Sezayi DAŞDEMİR’in suçlamalarını kabul etmiyorum. Dava açılırsa uzlaşma teklifini de şimdiden reddediyorum. Benim bu ahlaktaki kişilerle hiçbir konuda uzlaşmam mümkün değildir. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. 18.12.2017

                        Ali Galip BALTAOĞLU

Not:  Beni küçük düşürdü ben suçsuzum iddiasıyla hakkımda şikâyette bulunan Sayın DALKIRAN’a karşı savcılığa sunduğum savunma bundan sonraki yazımın konusudur. VARAN  2  Sayın DALKIRAN olacak 
Bundan sonra yayınlayacağım, savunmam 

 

Yorumlar (0)
14
parçalı bulutlu
Günün Anketi Tümü
Karahallı Belediye Başkanı Ali Tpçunun Çalışmalarından mennumusunuz?
Karahallı Belediye Başkanı Ali Tpçunun Çalışmalarından mennumusunuz?
Namaz Vakti 19 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14