Uşak TV
2022-10-04 00:12:30

KAHPELER VE YİĞİTLER

ALİ GALİP BALTAOĞLU

admin@usak.tv 04 Ekim 2022, 00:12

Muz Cumhuriyeti miyiz?

Hem benim hem de gazeteci Kazım ŞEN’in hakkında Temmuz 2016’da açıkça ve pervasızca kasta müstenit FETÖ/PDY soruşturması başlatıldı. Bu soruşturma gerek amacı gerek içeriği itibariyle “kalp” yani sahte bir soruşturmaydı. Sahteliği açığa çıkmasın, kumpasçılar daha fazla ele ayağa düşmesin diye uzatıldıkça uzatıldı!

Bu konuda Anayasa Mahkemesine adil yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla başvurduktan ve Mahkememin dosyanın akıbetini sorgulamasıyla birlikte 1-2 hafta içinde savcılıkça bitirildi. Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı, 04.03.2022 tarih 2016/8675-2222/2351 K. Sayılı KYOK (kamu adına kovuşturmaya yer yoktur) kararı 27 Mart 2022 tarihi itibariyle kesinleşti. Bu sözde soruşturma böylece tam 5 yıl 8 ay 22 günde tamamlanmış oldu.

Yeterli delil yok demişler.

Ben buradan tekrar söylüyorum;

Kirli kamu görevlilerinin yakıştırmaya çalıştıkları uydurma deliller, faili belli iftiralar ve ihbarlar haricinde hiçbir delil yoktu ve de olamazdı!

Uydurma delillerin kurgu olduğu o kadar açıktı ki, ben uydurmayım diye bağırıyordu.

Bunların uydurma olduğunu göremeyecek hâkim ve savcı da yoktu!

Vardı demek savcı ve hâkimlerimizin zekâlarına hakaret olur!

Yani delil olmadığı biline biline açılmış bir sözde soruşturmaydı. Ayrıca benim FETÖ ile uzaktan yakından ilişkili bir insan olmadığım bizzat soruşturmayı açanlar ve yürütenler tarafından da biliniyordu.

Nasıl yapılabildi? Muz Cumhuriyeti miyiz? Soruları akla gelecektir.

Doğrusu ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Muz Cumhuriyeti olduğunu asla kabul edemem ve ülkemin bir Muz Cumhuriyeti olmadığını dosta düşmana göstereceğim inşallah. Aksi tahsilime, kültürüme, dinime-imanıma, kendime ve ülkeme ihanet olur. Bu ülkeyi Muz Cumhuriyeti yapamayacaklarını görecekler!

Sonraki günlerde sizlere anlatacağım, bu saçma sapan kumpası kim, nasıl ve ne cüretle icra etti? Bizleri kimler nasıl lekeledi ve bu leke üzerinden nasıl sonuç alınmaya çalışıldı? Yer, zaman, belge ve bağlantılarıyla tek tek anlatacak ve tarihe not düşeceğim.

Bizde Tutmaz, Neden?

Bugün itibariyle bu ülkenin yüz karası kirli kamu görevlileri de açıkça gördü ki kendilerindeki pislik ve leke bizde tutmazdı ve tutmadı da!

Neden tutmaz? Birçok sebebi var.

Çünkü bizler Allah’tan başka ilah tanımayan, O’na ortak olmaya çalışan hiçbir ilah bozuntusuna itibar etmeyen, bu nedenle Allah’ın Kitab-ı Kerîmine ve Resulünün örneklediği ahlaka yapışmış, bu ahlakı hayatımıza mihenk yapmış ve/veya yapma gayretinde olan mü’minleriz. Bizler Mü’miniz. Yani sadece Allah’a güveneniz! Çürük ipliklere hülya dizmeyenleriz!

Gücümüzün diğer bir kaynağı özel hayatımız haricinde kamu işlerinde hiçbir gizlisi saklısı olmayan insanlar olmamızdır. Kamusal alanda şeffaflık ilkesi içinde çalıştık; kasalarla ve nisalarla ilişkilerimiz hep meşru sınırlar içinde olmuştur. Kasa ve nisa gibi hikâyeler üzerinden tehdit ve şantaj bize işlemez.

Dolaysıyla kirli paslı insan müsveddelerinin bizim gibilere yapacağı herhangi bir şantaj türü yoktur. Ancak iftira edebilirler. Ettiler de! Fakat onlar için sorun şu ki; iftiradan da korkmayız.

Bir başka özelliğimiz daha var;

Allah’ın, haddi aşan-ilahlık taslayan kullarını kızdırmaktan, onları eninde sonunda acizlikleriyle yüzleştirmekten özel bir haz duyan biyolojik ve zihinsel yapıya sahibiz. Elhamdülillah. Nezdimizde zerre kadar değerleri yoktur ve onlara da bunu iliklerine kadar hissettiririz.

Şerefli ve Şerefsiz İnsanlar

Hakkımızda düzenlenen soruşturma dosyasında tespit edebildiklerim var, tespit edemediklerim var. Sanıyorum zamanla başka bazı ayrıntılara da ulaşacağız. Soruşturma dosyasında çıplak gözle görülen iki husus bulunuyor.

- Şerefli insanlar

- Şerefsiz ve haysiyetsiz olup haysiyet cellatlığına soyunmuş insan müsveddeleri.

Bu tür soruşturma dosyalarına bakmasını biliyorsanız çok net görünürler! Şerefliler tüm azametleriyle ve doğruya tanıklık eden sözleriyle apaçıktır. Saklanmaz ve gizlenmezler.

Şerefsizler ise korkak ve zillet içindedirler. Kahpelik kanlarına işlediği için hem kahpelik yapar, hem de gizlenirler. Kendileri gibi kahpe olanlara güvenirler. Son tahlilde kahpeler tarafından korunacaklarına inanırlar. Bu sebeple kahpelikten asla geri kalmazlar.

Dosya İçinde İki Yiğit

Sanıyorum, geleceğin tarihçileri yazacaklar o günleri! 15 Temmuz sonrası puslu yılları! Kimin eli nerede belli olmadığı süreçleri. İnsanlar korkutulmuş. Herkes aman bana sıçramasın derdinde. Şehir eşkıyalarına gün doğmuş.

Dumanlı havada ava çıkan şehir eşkıyalarının haram peşinde yapmayacakları yokmuş meğer! Yaşayarak öğrendik.

Dosyamın içinde iki yiğit buldum.

Tutuklandıktan sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi CİMER’e açık kimlikleriyle bana tanık olan iki kişi. Biri 20 küsur yıl önceden öğrencim olan sınıf öğretmeni Feride KILIÇ ATEŞ, diğeri ise Ali ÇALIK isimli 15 yıl öncesinde tanıdığım yiğit mi yiğit Uşaklı bir genç. Bu kardeşimi daha çocuk yaşlarda iken onu Bilgi İşlemci bir esnaf olarak tanımıştım.

Aşağıda lehime şahadette bulunan doğruya tanıklıkta öne çıkan erdemli iki güzel insanın CİMER başvurusunun fotoğrafını koyuyorum. Lütfen dikkatle inceleyin:

Yazıyı uzatmamak için bu CİMER bilgilendirmelerinden birini örnek olarak vereceğim. Feride KILIÇ ATEŞ adlı bugün itibariyle 20 yıllık sınıf öğretmeni olan öğrencim ve kardeşim şunları yazmış:

“Sayın Cumhurbaşkanım,

Yaklaşık bir hafta önce 20 sene Uşak Üniversitesinde çalışan, neredeyse bütün şehrin tanıdığı Ali Galip BALTAOĞLU, FETÖ’ye yardım suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. Ali Galip BALTAOĞLU kesinlikle FETÖ’cü değildir.1996’dan beri tanıdığım hocam Ali Galip BALTAOĞLU FETÖ’cü olmadığı gibi bu örgütün muteber kabul edildiği dönemlerde dahi bu örgütle mücadele etmiş bir şahsiyettir. Taaa o yıllarda bile FETÖ’yle mücadele etmiş bir kişiliktir. Bizi de kendisi sürekli uyarırdı. Türkiye’de değil dünyada bile FETÖ’cü olmayacak tek kişidir. Hocamız kalemi kuvvetli bir akademisyenin donanımından daha fazla donanımlı. Rehberi Kur’andır. Gücünü de Allah’tan alır. Kendisinden çok şey öğrendik. Sonraki hayatımıza bir ışık tutmuştur. Gözaltına alındıktan sonra facebook hesabına yapılan yorumlar incelendiğinde dahi durum tüm açıklığıyla ortaya çıkacaktır. Hukuka olan inancımızın sarsılmaması için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.”

Aynı şekilde Ali ÇALIK da tutuklanmama bir itiraz yazısı yazmış, bu işte bir yanlışlık var diyerek CİMER’e yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi göndermiş.

Gizlenmemişler!

Bu arkadaşlar ne isim ne adres ne telefon numaraları gizlememişler. Zor zamanlarda, en uygun makama, hiç ama hiç vakit kaybetmeden hakikate tanıklıklarını sunma basiretini göstermişler.

Buradan özellikle ifade etmek istiyorum. Bu kardeşlerim gibi duyarlı insan sayımızı artırdığımız oranda zalimler de o oranda kötülük yapmaktan korkar hale gelecekler. Biz de o ölçüde barış ve huzur toplumu haline geleceğiz. Demem o ki; her şey iyi ve güzel olsun istiyorsak değiştirmeye önce kendimizden başlayacağız. Yoksa hiçbir şey değişmeyecek! (Rad Suresi11)

Sosyal Medyadan Destek Veren Yiğit Arkadaşlarım

Dedim ya önce yiğitler. 4 Temmuz sabahı İstanbul’daydım. Ev ve iş yerimin basıldığını öğrendiğimde sosyal medyamdan kumpasın son kanıtlarını deşifre etmiş ve bazı belgelerini de ortaya koymuştum. 

“Zaruri Bir Açıklama. Tanıyanlar ve Öğrencilerim Çok Gülecek Ama Hakkımda FETÖ’den Gözaltı Kararı Çıkmış! Bekleyin Geliyorum Sayın Soruşturmacılar“ başlığı altında ve halen yayında olan bu paylaşımımın altında o zaman birçok kişi yorum yapmıştı. Ayrıca ben cezaevine girdikten sonra kumpasçı çete benim ordu kripto operasyonu çerçevesinde ankesörlü telefon vb sebeplerle tutuklandığım yalanını basın ve yayın organlarına servis ettirmiş ve haberler yaptırmışlardı ki büyük Oğlum Furkan Gültekin, 9 Temmuz 2016 tarihinde benim sosyal medyamdan bu iftiralara karşı bir paylaşım yaparak yalanlarını yüzlerine çarpmıştı. Bu paylaşımın altında da birçok dostum, arkadaşım ve öğrencim yorum yazmış.

Bu iki paylaşım altında yapılan yorumlar da hakkımdaki dosyaya doğal tanık ifadeleri olarak girdi. Bu insanlar dedi ki; “biz Ali Galip Hoca’yı yıllardır tanıyoruz. Kendisi hemen herkesin FETÖ’ye güzellemeler düzdüğü dönemlerde de daha sonraki süreçlerde de bu yapı ile açıkça mücadele eden bir akademisyendir. Siz yanlıştasınız biz doğruyu söylüyoruz.”  

Bu arkadaşların hepsi, farkındalar mıydı bilmiyorum ama tarihi bir vazife yapmışlar, bu dönemde FETÖ soruşturmaları üzerinden döndürülen dolapları bu yorumlarla ifşa etmiş, tarihe not düşmüşlerdi!

Bu yorumları yapan doğal tanıkları ve neler yazdıklarını aşağıda aynen veriyorum.

Yiğitler Geçidi…

Ramazan DEMİR (öğrencim): Yanlış hatırlamıyorsam 2006 yılında dersimizin birinde Fetö denilen yapıyı yerden yere vurmuştunuz. Gerçek İslam’da tarikatların ve cemaatlerin yeri olmadığını çok güzel bir şekilde anlatmıştınız bize. Zihnimizi öyle bir açtınız ki belki daha sonra bu ve buna benzer yapılara bulaşmamızı engellediniz. Okuyunca hem şaşırdım hem de cok üzüldüm. Sizin gibi namuslu birine nasıl bunu yaparlar anlamış değilim. Fetoyla suçlanacak en son kişi sizsinizdir. Allah yardımcınız olsun hocam.

Yüksel Yıldız (Uşaktan Arkadaşım kardeşim): Ali Galip hocamı 15 senedir tanırım sizi bu yakıştırmayla hiç bağdaşmayan kişiliğiniz var, biz siz değil ülkeyi bu duruma getirenler utansın. Hak yerini bulur. Binlerce sevenin var. Allah yardımcın olsun.

Saadet BUDAK (öğrencim): Değerli Hocam şu an şoklardayız. Biz Uşak Üniversitesine 2006 da başladığımızda siz sürekli cemaatleri eleştiriyordunuz. Kimse sizi kandırmasın, rehberiniz sadece Kuranı kerim olsun diyordunuz. Hatta cemaatleri eleştirdiğiniz için sınıftan bazı erkek öğrenciler size tepki gösteriyordu. Siz yıllarca bütün öğrencilerinizi o tür yapılanmalardan uzak tuttunuz. Lütfen artık adalet yerini bulsun ve gerçek fetocular alınsın. Değerli Hocam siz bilgi birikiminizle, donanımınızla ve tertemiz geçmişinizle elbette gereken cevabı vereceksiniz. Bütün öğrencileriniz sizi çok iyi tanıyor ve alnınızın akıyla bunlardan kurtulacağına inanıyor. Bunu bilin istiyorum.

Dr. Alim TUNÇ (Dönemin Uşak Milletvekili): Ali Galip Baltaoğlu’na fetocu iddiasında bulunanların mutlaka araştırılması gerekir, kime hizmet ediyor?!

Dr. Zafer AYDIN: (Eski Uşak Tabibler Odası Başkanı, Dönemin Kent Konseyi Başkanı aile dostum, arkadaşım): Bazen tuzun koktuğunu düşündüren olaylar vardır.

Özgür SAKA (Üniversitede MYO sekreteri, arkadaşım kardeşim): Ali Galip Hocam sizi yıllardır tanırım bizlere bu tip yapılardan uzak durmamızı her daim öğüt veren bir abimizdin ben bu iddiaya gülerim. Ali Galip hocaya atılan bu çamur tutmaz. Atan kimse elinde o çamurla sobelenir.

Baki UĞURLAR (1987-1991 yılından öğrencim, arkadaşım ve aile dostum): Hocam feto kim siz kim, sizi tanıyanlar için böyle bir şey çok komik ve mesnetsiz bir durum olduğu apaçık. Çünkü biz biliyoruz, siz yıllarca bunlar için mücadele ettiniz bizleri bunlar din sömürüsü yapıyorlar, bunlar çok tehlikeli diye uyarırdınız. İnşallah size kurulan bu kirli oyunları adalet ortaya çıkarır.

Nihat ÇELİKTEN (1987-1991 YILINDAN öğrencim arkadaşım ve aile dostum): 30 yıldır tanıdığım hocam. Ömrü fetö denen yapıyla mücadeleyle geçmiş bir insanı bu grupla ilişkilendirmeye çalışmak; akıl, izan, vicdan, ahlak, hiçbir kriterle izah edilemeyecek bir durum. Ülkenin alnına çalınan o 15 Temmuz kara lekesinin 2. yıldönümünde bu yapıyla mücadelenin geldiği şu hali görünce üzülüyorum. Ama birileri sulandırmaya çalışsa da gerçeklerin er geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır... Ve bu gerçeklerin en kısa sürede ortaya çıkıp adaletin tecelli edeceğine yürekten inanıyorum. Biz hocamı tanıyoruz ve biliyoruz. Güneş de balçıkla sıvanmaz.

Hakan YILDIRIM (Öğrencim): Hocam 4 yıl boyunda derslerimizde fetö ve benzeri cemaat yapılarından uzak durmamızı söylediniz. Şimdi kalkıp da bu suçlamaya maruz kalmanıza yukarıda da belirttiğiniz gibi gülüyorum ancak. Adalet yerini bulacaktır. Allah yardımcınız olsun.

İbrahim AKKAŞ (Arkadaşım, komşum ve aile dostum): Hocam geçmiş olsun. Allah’ın selamı ve rahmeti üzerine olsun. Eğer bizim şahitliğimizin bir kıymeti varsa hem bu dünyada istenilen her yerde sizin fetö ile uzaktan yakından alakanızın olmadığını hem de ahirette şahitlik ederim. Sizi bu şekilde yıpratamayacaklarından eminim. Rabbim dinde ayaklarınızı ve ayaklarımızı sabit kılsın.

Sabri BAZ (1995-1999 yılından öğrencim): 1995 yılından beri sayın hocamı tanıyorum o günlerde de cemaatlere karşı idi bugün de hep aklınızı başkasına kiraya vermeyin, kendi aklınızı kullanın derdiniz hocam. Bu iftiradan en kısa surede alnınızın akıyla çıkacağınızdan eminim. İlahi adalet tecelli edecektir. Allah yardımcınız olsun

Feride KILIÇ (1995 yılından öğrencim/Aynı zamanda CİMER’e başvuruda bulunan öğretmen): Geçmiş olsun Hoca'm. Allah doğrunun ve haklının yanındadır derdiniz bizlere. Ben de sizin bundan önceki yaşadığınız bütün olaylarda Allah'ın sizin yanınızda olduğuna bizzat şahıs oldum. Kime çamur atacaklarını şaşırmışlar bunlar. Bu şekilde size iftara atanlar kendilerine yazık ediyor. Türkiye'de hatta dünyada bile tek fetöcülükle suçlanılmayacak birisi varsa o da sizsiniz. Siz bizlere hep aklınızı kullanın, kiraya vermeyin. Bu tarz yapılar aklını kullanmayan şahsiyetleri severler derdiniz. Eğer ki şahitlik söz konusu olursa ben de üzerime düşeni yapmaya hazırım Hocam. Laf olsun diye yazmıyorum bunu. Gelir şahitlik yaparım seve seve. Bu nasıl bir düzmecedir böyle... İnsanların hiç işi gücü yok sanki. Allah'ın izniyle Ali Galip Baltaoğlu Hoca'm bu şuanda şer gibi gözüken bu can sıkıcı ve iğrenç vakadan bir kahraman olarak çıkacaktır.Çünkü Hoca'm sırtını herhangi bir faniye değil göğsündeki iman ve âlemlerin Rabbi olan Allah'a dayamıştır. Şu anda bile umutsuzluğa kapılmamıştır değerli Hoca'm."Allah var gam yok." bunu değerli Hoca'mdan öğrendim. Tüm kalbimle dua ediyorum bu kötü günler biran önce bitsin , zalimler ortaya çıksın ve suçsuz insanlara yaşattıklarını kendileri yaşasın diye..”

Prof. Dr. Kenan ÇOYAN (38 yıllık arkadaşım, kardeşim): Ali Galip hocam fetö çamurunun tutmayacağı tek adamdır.

Aziz ÇAKIN (Arkadaşım): Eğer sen de fetoculuk davasından hüküm giyersen bu ülkede adalet sistemi bitmiştir... AKP uyuma, Uyuma AKP. Bu iktidar senin son şansın.

Cengiz SAVAŞERİ (Antalya’da gazeteci bir ağabeyim): Basın camiasının birçok konuda kulağı deliktir. Ali Galip hocayla ilgili hiçbir olumsuz bilgiye ulaşmadım. Herhalde oyunu kuranlar veya oyuna gelenler ortaya çıkar.

Mücahit YAMAN: (AKÜ’de çalışan bir arkadaşım kardeşim): Bu işte bir japon oyunu var? Ali Galip Hoca’nın fetöyü savunan en ufacık bir iz veya işaret gerçekten var mı? Bu işin ardında kim var acaba? Kime hizmet ediyor? Ali Galip Baltaoğlu’nu nereye çekmeye çalışıyorlar bunu araştırmak lazım.

Kadir ÖZMEN (Uşak’tan bir arkadaşım ağabeyim): Her gecenin bir gündüzü var. Ama bir saat sonra belki üç saat sonra her taraf aydınlandıktan sonra YARASALAR düşünsün. Aldırma gönül aldırma.

Yılmaz KAPLAN (Orman Mühendisi 37 yıllık arkadaşım): Rabbimizin ilahi mesajında; Hakikat, Adalet, Ehliyet, Liyakat, Merhamet ve Meşveret ehemmiyet arz eden önemli kriterlerdir. Atasoy Müftüoğlu'nu 5 yıl önce Uşak Üniversitesinde konferansa davet eden, Aklını hiçbir zaman kiraya vermeyen, öğrencilerinin de belirttiği gibi, hayatı bu ve benzeri yapılarla mücadeleyle geçen,30 yıllık kardeşim / dostum Yrd. Doç. Dr. Ali Galip BALTAOĞLU'nun tutuklanması, Sn. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle iz'lerin ne kadar birbirine karıştığının bir göstergesidir. Ali Galip Hoca Hakikat ve Adalet ehli bir Kur'an Müslümanı muvahhittir. Geçici bir faydalanma olan dünya hayatında iftira ve kumpasla mazlum konuma düşülebilir. Lakin hakikat mutlaka ortaya çıkar. ''The End'' paylaşımı yapanlar, gerçek ''The End'' İlahi mizandadır. Ve o muhteşem günde hiç kimseye haksızlık yapılmaz.

Gülay Hüma TUNCAY (öğrencim): Hoca'mızı çok iyi tanırız, onun öğrettiklerini ilke edindik, asla hiçbir cemaatle işi yoktur, pusulası Allah ve Kur'an'dır, Allah'ın adaleti üzerine olacaktır, ne diyeceğimi bilemiyorum, kelimelerim kifayetsiz şu an... Duam üzerinde olacaktır.

Fecri ULUĞBEY (öğrencim, emniyet mensubu polis): Ali Galip Hocamı 2004 te tanıdım. O dönemler herkes fotocuların kuyruğuna takılırken o milliyetçi gençlerin bu soysuzların tuzağına düşmemeleri için aleni mücadele etti. Bu olay tamamen algı operasyonudur. Ali Galip Hocama fetocu diyenler asıl fotoculardır.

Rahmi ŞAHİN (Arkadaşım, kardeşim): Allah'ım çok değerli hocamın yanında olsun. Gerçekler en kısa zamanda ortaya çıksın. Hocamızı bütün çevresi çok iyi tanıyor. Bu vesile ile devlette tanımış olacak.

Ercan ERBİL (Arkadaşım, kardeşim): Şimdi duydum ve şoktayım... Bu fetö'cüler algı oluşturarak iyi oynuyorlar hala. ...çocuğu fetö'cüler.

Nureddin KÜLCÜOĞLU (Arkadaşım, ağabeyim): Türkiye'de çanlar beş kez çalınmaya başladı.

Tuncay AKDENİZ (öğrencim): Ali Galip hocam, o gruba karşı hep düşmandı. Ben buradan şunu çıkarıyorum hala fetöden ayıklanmamış devlet. Fetöcüler fetöcü düşmanlarını alıyorlar. Bu ne biçim adalet. Kim dur diyecek bunlara. Kumpasa gelen hocamı Hakkın adaletine sunuyorum. Allah çirkin işler çevirenleri helak etsin

Adem ARSLAN (Öğrencimin kardeşi, arkadaşım ve kardeşim. Gaziantep BAM’da ceza dairesi hakimi): Ali Galip Baltaoğlu'nun feto ile uzaktan yakından ilgili olmadığı er yada geç ortaya çıkacaktır diye ümit ediyorum. Adalet tecelli edecektir. Herkes Türk yargısına güvensin ve sabırla gerçeğin tecellisini beklesin.

Süleyman DEMİR (Arkadaşım): Cemaat karşıtı olan 38 yıllık arkadaşımın fetöye yardımdan tutuklanması utanç verici. Adalet tecelli edecektir. Allah yar ve yardımcın olsun.

Şemseddin ARIKAN (Serikte Emekli öğretmen bir ağabeyim): Adalet er ya da geç ortaya çıkacak. Galip hocamın suçsuzluğu anlaşılacaktır. Allah kendisine, yakınlarına ve sevenlerine sabır versin.

Yiğitler İsimlerini Gizlemedi ve Sahte Hesaplar Ardına Saklanmadı!

Face hesabımdaki paylaşımlarda açık isimleriyle FETÖ’den tutuklanmama tepki gösteren ve açıkça tavır koyup tanıklık yapan tüm öğrencilerime, arkadaşlarıma, kardeşlerime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Zor zamanda hakikate tanıklık ettiler. Hem de kendini devlet zanneden, devlet erkini süfli emelleri için paravan olarak kullanan gözünü karartmış kirli kamu görevlilerinden korkmadan erdemli insanlar olduklarını gösterdiler.

Onlar benim bu hayattaki mücadele azmimin sebebi hikmetleri oldular. Zira doğruya tanıklık eden ve hakkı tutup kaldıran insanlar var oldukça hepimiz var olacak ve hayat denen bu engebeli arazide hak adına faziletli insanlar olarak tüm güçlükleri alt ederek yürüyeceğiz inşallah. Ta ki sınav bitip, Âlemlerin Rabbi olan Allah, bırakın kalemleri dünyanın üzerine deyinceye kadar!

Yiğit insanlar her şart altında yiğittir. Bir de kahpeler var… Onları da en azından görüntü olarak tarihe geçirelim.

Dosya İçindeki Korkak Kahpeler

Kahpe kelimesi her ne kadar Arapça fahişe kelimesinin karşılığı olarak kullanılsa da bugünkü Türkçemizde, dönek, arkadan vuran, tuzak kuran, kalleş, verdiği sözü tutmayan, iyiliğe karşı kötülük yapan kişiler için kullanılır. Yani anlamı biraz genişletilmiş bir kavramdır.

Kahpeler umulmadık zamanda ve beklenmedik bir yerden gizlice yaklaşır, ihanetlerini gerçekleştirirler. Bir kurtlar Kurtlar Vadisi dizisinin repliği şöyle diyordu: Kahpelik gizli yapılır ama gizli kalmaz.

Şimdi sizlere aşağıda ise CİMER’e FETÖ’cü olduğum yolunda ihbarda bulunan çete üyelerinin iki ihbar örneğini koydum. Dikkatle inceleyin lütfen…!

Evet, dostlar gördüğünüz gibi isimler, adresler ve telefon numaraları gizlenmiş. Ama kahpe oldukları çok açık, değil mi?

Mahrem imamlıktan tutuklandığımı iddia ederek CİMER’e ihbar yazanlar kahpe oldukları için gizlenme ihtiyacı duyuyorlar. Bunların benzerleri sosyal medyada sahte hesaplar ardında faaliyet yaptılar. Bazılarının kimliğini tespit ettiğimde şunu gördüm. Hepsi geçmişte FETÖ’den hamile kalmış hatta çok miktarda düşük yapmış kahpeler çıktı. Bize fetö isnat ederek kendilerini aklamaya çalışan hainlerdi! Muhtemelen burada yayınladığım türden CİMER ihbarcıları da aynen onlar gibi çıkacaktır.

Yukarıda sunduğum her bir belgede gördüğünüz üzere dört adet kişisel bilgi gizlenmiş.

Bu şu anlama geliyor;

Gizlenmiş= Ben korkak bir kahpeyim!

Gizlenmiş= Ben korkak bir kahpeyim!

 Gizlenmiş= Ben korkak bir kahpeyim!

Gizlenmiş= Ben korkak bir kahpeyim!

Evet, dostlar her bir aleyhte CİMER ihbarının üzerinde dört adet, ben korkağım ve kahpeyim yazılmış!

Hakkımda ihbar yapanların hepsi istisnasız isimlerini gizlemişler! Aranızda bir tane yiğit ve namuslu adam yok muydu diye sormak nafile bir soru oluyor haliyle, kahpeden yiğit mi çıkar.

Üniversitedeki Kahpeler ve Bir Kahpenin Serancamı!

2020 yılında bi Eğitim Fakültesinden öğretim üyesi arkadaşımız A.B. Hoca beni aradı. Hocam, hakkınızda bir şikâyet var, ifadenize başvuracağız dedi. Gittim.

 Yine yukarıda sunduğum gibi isminin üzerine dört adet gizlilik koyarak kahpeliğini itiraf etmiş bir sözde şahsiyet, CİMER yoluyla beni şikâyet etmiş. Demiş ki; Ali Galip Baltaoğlu basında yazı yazarak bir şube müdürü ile bir Yardımcı Doçente iftira ediyor! Öyle bir yazmış ki, sanki şikayeti yapan kendileri değil de bu şube müdürü ile yardımcı doçentin avukatı!

Şikâyetlerini bile açıkça yapamayan bu müfteriler kahpeliklerini devlet evraklarında saklanarak/gizlenerek tescil ediyorlar! İhbarlarını açıkça yapamayan korkaklar ordusu ile mücadele etmek gerçekten zor. İddiaları var kendileri yok!

Neyse, kimseye iftira etmediğimi, gerçekleri yazdığımı söyledim.

Bu İhbar gibi gizli gizli saklanarak ihbar edenlerin iftiracı olduğunu beyan edip iftira olduğunu iddia eden her kimse savcılığa şikâyet etsin diyerek kayıtlara geçirdim. Kendini gizleyen kahpenin kim olduğunu hocadan öğrenemedim ama bir başka yolla öğrendim. Tahmin ettiğim bir kahpe çıktı!

Ne yazık ki bu kumpas sürecine iştirak ederek bazı suç işleyen öğretim üyeleri ve memurlar oldu. Üniversitede kahpece icraatlara imza attılar. Bunlarla hukuk önünde hesaplaşacağız.

Evet dostlar, gizliliğin olduğu yerde karanlık ve gayri meşruluk vardır. Yukarıda sunduğum belgeler yiğitlerle kahpeler arasındaki farkı göstermektedir.

Bu Cüretin Sebebi

Bu kahpelerin bu kadar cüretli olabilmeleri maalesef Uşak Adliyesindeki ve Emniyetindeki kirli kamu görevlileri marifetiyle mümkün olabildi. Ancak bu çürük elmalarla mücadele etmek bizim gibilerin Allah’a ve milletine verdiği sözdü. Bu kadar alçaklığı yapıp arkalarını dönüp gidemezler. Bizler hukuku kaim kılıncaya kadar yasal yollarla hakkımızı ararız ve arayacağız, yanlarına bırakmayacağız evelallah.

Zaman zaman düşünüyorum. 60 yıllık hayatımdan bu kahpeler nasıl hep beni buldular ve buluyorlar, diye! Hatta bazı eleştiriler aldığım olmuştur. Ali Galip hocam sen de topa çok sert giriyorsun, çok düşman ediniyorsun diyenler oldu. Doğrudur dostlarımda var düşmanlarım da. Ama görev yaptığım alanlarda karşıma çıkanlarla hak mücadelesinden kaçamazdım ki!

Hayat bana şunu öğretti. Güce boyun eğmeyince, hakkı tutup kaldırmaya azmedince ister istemez düşman sahibi oluyorsunuz. Ünlü sosyalist yazar ve gazeteci Eduardo Galeano bir eserinde şöyle bir diyalog kaleme almış: Düşmanın yok mu? Nasıl olmaz? Yoksa sen hiçbir zaman doğruyu söylemedin mi? Sen hiçbir zaman adaleti tercih etmedin mi? (Ve Günler Yürümeye Başladı, Eduardo Galeano)

İşte tam da böyle dostlar. Zordur yalanla iftirayla ve kahpelerle baş etmek! Ama imkânsız değildir. Ayrıca bilinen bir aforizmadır. Cesaret ölümden korkmamak değil iftiradan korkmamakmış. Hiçbir müfterinin iftirası bizi korkutmadı ve korkutamaz. Gereğini yaparız. Bugün veya yarın. Ama biiznillah muhakkak yaparız.

Evet, çok kahpe var. Ama çok da yiğit var. Neden?

Kahpeler olmadan yiğitleri anlayamaz ve tanıyamayız! Öyle değil mi?

Kahpelere Hitabım!

O kahpelere buradan sözüm var.

Kimliklerinizi tespitten sonra gereğini yapacağım. Dosyaya giren iftiralarınızın, HTS vb kayıtlara rağmen şayet organize çeteyle ilgisini kuramazsam/savcı kuramasa, bu yolda ikna edici delil edilmezse, ihbar ve şikâyet hakkına girer denileceğini ve cezalardan yırtacağınızı umabilirsiniz.

Dosyamdaki o ihbarlarınızı okudum. “Bu adam kim oluyor, fetöcü rektöre sahip çıkıyor, fetö ile mücadele eden hâkimlerimize ve savcılarımıza saldırıyor, onları hedef gösteriyor, fetöcü rektöre sahi,p çıkıyor,” gibi ifadelerle genel ihbarlar yaptırılmış. Görevlerini kötüye kullanarak karanlık işlere karışmış kamu görevlilerinin avukatlığını yapmak size mi düştü? Bu vesileyle devleti arkanıza almış oluyorsunuz, öyle mi? Bu sizi kahpe olmaktan çıkarıyor mu sanıyorsunuz?

Bu arada hiç düşündünüz mü, onlar adına siz avukatlık yaparken bu sözde hâkim ve savcıların neden sizin gibi duyarlı(!) vatandaş olup hakkımda resmi şikâyet yapmadığını ve neden sizleri kullandığını! Sebebini söyleyeyim. Ben açık isim zikrederek iddialarımın muhakeme edilmesini sağlamaya çalıştım. Onlar da hakkımda şikâyetçi olarak iddialarımın muhakeme edilmesini, delillerin mahkemeye taşınarak tartışılmasını istemediler! Bu kadar basit!

Sizin yaptığınız türde ihbar yapmak, yani kahpelik kolaydır. Kirli kamu görevlilerini devlet zannederek, devlet arkamızda diye düşünür ve sallar da sallarsınız. Ancak devletin kendilerine verdiği yetkiyi kötüye kullanan kirli ama yetkili kamu görevlilerini ifşa eden yazı yazmak, açıktan deşifre etmek yürek ister. O yürek korkak kahpelerde bulunmaz. Bu sebeple güçle beraber olmak gücün kâh fahişesi kah metresi olmak kaderinizdir! Biraz düşünürseniz konumunuz anlarsınız.

Ayrıca bu ülkede çoğunluk hakim, savcı, polis, akademisyen, doktor vb namusuyla iş yapıyor ve onlar bizim baş tacımız. Onları ayağına taş değse biz rahatsız oluruz. Onların hak ve hukukunu korumakta bizim vazifemiz ve sorumluluğunuzdur. İşte memleketin bu türdeki has çocukları ülkemizin Muz Cumhuriyeti olmadığını kahpelere gösterecek! Er veya geç. Yaşayan da görecek!

Devrandır, bunlar gelir geçer. Yanlış yapanı sonunda ve muhakkak, çarkları arasında eritir ve yok eder. Burada mesajımızı ancak bir şiirler verebileceğimi düşündüm. Devran isimli şiirimi devran gafillerine ithafla sunayım da yazımıza bir edebiyat lezzeti de katmış olalım.

DEVRAN

cesaretlendiren duruş bozuklukları

dargındır isyancı dik açılara ki,

dikin, esamisi bile,

düzler yamuk çizgileri.

eğrilerin günahını arşivler keskin kalemler,

tarihin tozlu raflarında,

istifler,

küflenmek ve unutulmak üzere.

ihanet sıradağlarının sarp geçitlerinde

yaralı, kanamalı bitkin,

kırk yerden kırık kemikleri,

susuzluktan çatlayan dudaklarıyla,

aldatılmışlıkları biriktiren sadıklar

hep hatırlanırlar rahmetle.

zira,

erdemlilerin hikâyesi yazılır asude zamanlarda.

çağlar dize gelir,

tufan gemilerinin kaptanları önünde.

istemese de birikmiş zalimler,

tamamlanır nur,

görülür hesaplar,

sonlanır devran.

Haftaya bakalım kimin/kimlerin kısmetine ne çıkacak?

Söylemeyeyim de sürpriz olsun!

Şu kadarını söyleyeyim, kim ne yaptıysa, karşısına o çıkacak.

Karanlıkların çocukları orada mısınız?

Haftaya gözüne far vurmuş tavşan gibi olacaksınız, inşallah!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.