Uşak TV
2014-05-15 00:00:00

Al­nım­da­ki yüz ka­ra­sı de­ğil kö­mür ka­ra­sı. Böy­le ka­za­nı­lır ek­mek pa­ra­sı­…

ALİ GALİP BALTAOĞLU

admin@usak.tv 15 Mayıs 2014, 00:00

Tarifsiz acılar içindeyim. Cumhuriyet Tarihinin en büyük maden kazasını yaşıyoruz. Hükümet üç günlük yas ilan etti .İlk günün gecesinde dua ediyordum. Allahım ne olur, ne olur diyordum. Ekmeğini yerin binlerce metre aşağılarından kazanan bu insanları çoluk çocuğuna bağışla. Gece yarısını geçmişiz. Sosyal medyada densiz bazı tahrik içerikli yayınların yapıldığını görüyorum. İnsanlarımız ne kadar kötü diyorum. Facebook dan, “Sanıyorum, Cumhuriyet tarihinin en büyük maden kazasıyla karşı karşıyayız, dua edelim” diye bir paylaşımda bulunuyorum. Hastane demirlerine yapışmış endişeli yüzlerle bekleyen yüzlerce insan. Onların ayağının dibinde ne olduğunu anlamayan, gecenin bir yarısında uyanık ve dışarıda olmanın verdiği heyecanla gülümseyen çocuklar. Ah çocuklar, ah çocuklar. Biraz büyük olanları o günü hiç unutmayacaklar. O geceyi babalarının bir lokma ekmek için hakka yürüdüğü gün olarak hatırlayacaklar. Genç kadınların endişeli yüzleri, zihnime çakıldı, yüreğime lök gibi oturdu. Anneanneler babaanneler dedeler, halalar dayılar teyzeler herkes orada. Çaresiziz, çaresisiz dostlar. Duadan başka çare yok. Kocalarını bekleyen genç kadınları anneleri babaları seyrederken şaiirin şu mısraları dilime düşüyor. Nasıl inansam bilmem, Bu uzun ayrılığa, Nasıl katlansam bilmem, Bir ömür yokluğuna, Artık güneş doğar mı? Çiçekler açar mı bilmem, Bakıyor görmüyorum çaresizim çaresiz, Ah Allahım, benden çok, benden çok mu sevdin, Saatler durmuş sanki, Zaman geçmek bilmiyor, Göz yaşlarım dinmiyor çaresizim çaresiz.

Bugün itibariyle endişeli bekleyişler fertyatlara dönüştü. Yapacak hiç bir şey yok. Tüm ülkede provaksyon kokuları var. Yapacakları eylemleri cenazelerden sonraya bırakacak kadar saygıları yok, sabırları yok bazılarının!

Evet Türkiye’de saatler durdu. Dün gece ve bugün, çaresizliğin ne olduğunu bir kez daha gösterdi Yüce Mevlam bize. Baki olan siz değilsiniz benim dedi! İç dünyamızda bir kez daha terbiye etti bizi. İnnaLillâhi ve İnnâİleyhiRaciûn (Dönüş Ancak Sanadır YaRabbi.!) gerçeğini bir kez daha hatırlattı.Eyvallah..

Acımız çok büyük. Şair Orhan Veli maden işçilerini anlatan dizelerinde “Al­nım­da­ki yüz ka­ra­sı de­ğil kö­mür ka­ra­sı. Böy­le ka­za­nı­lır ek­mek pa­ra­sı­” demişti. Asgari ücretleve 1000-1600 TL arası maaşla çalışan yoksul insanlarımız bunlar. Bu insanların ihtiyaçları her bakımdan incelenmeli ve devletimiz bu konuda herşeyi yapmalıdır. Sigorta ve emeklilik haklarının yanında bütün ailelere konut edindirilmeli ve çocuklarının eğitim hayatları garanti altına alınmalıdır. Bu arada vahşi kapitalizmin sevimli yüzünü de görüyoruz! Bazı bankalar kredi borcu olup ölenlerin borcunu silme kararı almış. İnanalım mı? Benim bildiğim bugün bütün krediler sigorta yapılarak veriliyor. Ölüm halinde sigorta şirketleri bankalara ödüyor.Felaketten çıkmış, ölümün kıyısından henüz dönmüş bir işçiye soruyorlar. Burada çalışmaya, bu ocağa girmeye devam edecek misiniz? Cevap veriyor. Tabii ki devam edeceğim, kredi borçlarım var! Felaketin arasına kendi reklamlarını sokma kurnazlığını gösteren vahşi kapitalizme bir teklifim var. Bütün maden işçilerinin kredi borçlarını silin de paranın patronlarına köle olmaktan dolayı madene girmek zorunda olanlar madene girmesin. Samimiyet bunu gerektirir de parayla samimiyetin biraraya geldiğini pek görmedik kapitalist dünyada.

İnsanlar ve tüm milletimiz acı içinde ve acılarını yaşamak istiyorlar. Ancak yaşatmıyorlar. Adına sosyal medya denen platformda ahlaksızlık yarışı devam ediyor. Şeref ve haysiyet düşkünün biri, fazla üzülmeye gerek yok bunların çoğu hükümete oy verdi derken, kendilerini cemaate isnat eden biri ise bize  dokunmanızın cezasını gördünüz mü, Allah belanızı verdi gibilerden takılıyor.Marmara gölcük depreminde de, daha sonraki bazı felaketlerde de benzerlerini duymuştuk bu sözlerin. Ne kadar çok psikopat var bu memlekette demekten kendinizi alamıyorsunuz. Bırakın arkadaşlar, ne olur insanlığınıza dönün. Kifayetsiz siyasetçileri, sendikacıları, durumdan vazife çıkaran birtakım neydiğü belirsiz mihrakları çekecek halde değiliz. Biz üzgünüz, bitkiniz ve ölüm karşısındaki çaresizliğin psikolojisini yaşıyoruz. Biraz mola yahu.. Bırakın acımızı yaşayalım Cenazelerimizi bir defnedelim Ondan sonra iktidarcılık mı oynayacaksınız, muhalefetçilik mi? Ne halt edecekseniz edin. Üç günlüğüne ölü soyuculuğuna, felaket fırsatçılığına bir son verin ne olur. İçimizdeki insanlığı öldürüyorsunuz. Size tavsiyem basındaki resimlere bakın. Kocası madende kalmış genç kadınların, çocukların anaların babaların yüz ifadelerine bakın, onların acısını hissetmeye çalışın. Siz insan değil misiniz? Şayet insansanız ne tür bir insansınız?

Hala yerin altında işçilerimiz var. Onlar için alemlerin sahibinden mucize diliyor umudumuzu kesmiyoruz. Yüce Rabbimden ölenlere sonsuz rahmet, kederli yakınlarına sabır diliyoruz.

Son olarak, kurtarıldığı sırada ambulansın içinde, çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin diyen kardeşime bir çift lafım var. Bir kez daha yaktın yüreğimizi. Hayatını o madenlerden kazanıp, kazandığı helal parayla geçinen, çocuklarına o helal parayı yediren güzel kardeşim. Sen ve senin çizmelerin kadar temiz adam çok az bu memlekette. O çizmelerinle gir her yere. Korkma, çekinme, izin isteme ne olur. Gir ki, alem temizlik görsün, alem adamlık görsün, alem çizme görsün.. Daha ne diyeyim bilmem ki. 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.