27.05.2020, 15:12

ALLAH BİZE DEDİ Kİ; BAYRAM SİZİN NEYİNİZE!

Bayramlar barış ve adalet içinde yaşayan ve yaşatan kullarımın dayanışma duygularını pekiştirmek içindir. Madem bayramlar işlevini kaybetmiştir. Madem  bayramda birbirinizi ziyaret etmeniz,  birbirinizi desteklemenize iyilikleri yaymanıza yol açmamaktadır, bayram sizin neyinize?  Girin evlerinize!

Madem cemaatle namaz kılmak,   barış ve adalet içinde yaşamanıza,  cemaat olmanın rahmet ve bereketine yol açmamaktadır. Madem siz bölük bölük, fırka fırka olup  camilerinizi  ve namazlarınızı bile ayırdınız. Madem bir cemaati bin cemaat yaptınız ve bin tane ötekiniz var!    Madem namaz, kelime manasıyla salat/destek/dayanışma  olmaktan,   çıkmış! Madem bu sapkınlıkları meşrulaştıran düşüncelere sahipsiniz.  Bayram sizin neyinize? Girin evlerinize!  

İşte böyle bir his içindeydim bu bayram dostlar.  Allah bize böyle dedi gibi geliyor bana! Aklımıza ve hayalimize gelmeyecek  tarzda  mahzun bir   bayram  geçirmek zorunda kaldık. Yaşayanlar yaşadıkça daha neler görecek acaba? Büyükleri bilemem ama çocuklar bunu hiç unutmayacak!

  Bayramlar bizim ortak değerlerimiz. Milli ve dini bayramlar bunun için var. Bayramların birliğimizi beraberliğimizi kardeşliğimizi pekiştirmesini  güçlendirmesini bekleriz. Peki öyle mi oluyor? 

Sanıyorum  pek öyle olmuyor. Son zamanlarda ise hiç öyle olmuyor!  Önceden de sorunlar vardı ama bu sorunları bir türlü halledemedik. Sorunlar katlandı ve  kaotik süreç oluşturdu.  Toplumsal huzursuzluk rahatsız edici boyutlarda arttı.  Bunun temel sebebi  menfaat ve nefis odaklı   kör siyaset. Son dönemde  fetö ihaneti bu karmaşık  sürece tüy dikti. Uluslararası boyutları da olan FETÖ krizi   içeride iyi sevk ve idare edilemeyince fitne ateşine benzin döküldü ve ortalık toz duman oldu.

Üzülerek ifade edeyim ki, çağın getirdiği araçlar ve bu araçların hiçbir ahlaki endişesi olmayanlar tarafından hoyratça  kullanılması  ortak değerleri örseliyor ve toplumun büyük bir kesimini pisliğe bulaştırıyor. İyi niyetli insanlar dahi,  özellikle siyasete ve ticarete bulaşmışlarsa bundan nasiplerini alıyorlar. Öyle ki;   haklı olarak kutuplaştırılmadan ve ötekileştirilmeden şikâyet eden insanlar bile zaman zaman kendilerinin de  başkalarını ötekileştirdiğinin    farkında bile olmuyor!  Pis bir kuyunun içine düşmüş çırpınıp duruyoruz.

Bu konuda makul insanlara ve toplumda elan  değerlerimizi  muhafaza edebilmiş  öncülere büyük iş düşüyor.  İnternet ortamında sosyal medya bir  bataklık!   İktidarıyla muhalefetiyle güdümlü basın ortalığı birbirine katıyor.  Ayrılık tohumları atacak yalanlar, çarpıtmalar  her gün her saat her dakika havada uçuşuyor. Çoğu yalan ve yanlış  haberler, iftira ve çamur atmalar   bulutu içinde   gerçekler örtülüyor. Ki o gerçekler  bir zaman sonra  muhakkak ortaya çıkacaklar!

Bu kaostan kurtulmak, bayramların amacına hizmet etmesini sağlamak    için ne yapmamız gerekiyor? 

Bu yazımda   özellikle siyaset yapanlar ve yapmak için sahaya çıkan arkadaşlarıma, sözüme değer veren öğrencilerime ve okuyucularıma   birkaç tavsiyem  olsun. Aslında tavsiyelerin menşei ben değilim. İman ettiğimizi söylediğimiz  kitap!

Allah (c.c.) İsra 36’da “Bilmediğin şeyin ardına düşme; çünkü, işitme duyusu, görme duyusu ve kalp, bunların hepsi [Hesap Günü'nde] bundan sorguya çekilecektir!” buyuruyor.   Rabbin bu emri ve tavsiyesi  insanı hataya düşmekten alıkoyacak en önemli ilkedir.  Bilmediğimiz şeyin arkasına düşüp onun fedaisi olmanın sonucu, muhakkak  rezillik ve pişmanlık olur! Aksi mümkün değil.

Yine Allah (c.c.) Zümer Suresi 18. ayette Allah’ın yol gösterdiği  akıl sahiplerini tarif ediyor. Onların özelliği bütün sözleri dinleyip en güzeline uymak.   Başkalarının sözünü dinleyemeyen,  tahammül gösteremeyen insanlar nasıl barış içinde yaşayabilir? Söylenen  söze uymak zorunda değiliz ama dinlemek gibi bir zorunluluğumuz var!

Hucurat suresi 6. ayet “Ey iman EDENLER! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip, yaptığınıza pişman olmamak için, o haberin doğruluğunu iyi araştırın” der.  Düşünelim. Bizler bu güne kadar bu ilkeyi hayatımıza geçirmediğimiz için   kaç insana ve cemiyete  zarar verdik?  Allah bizlere ulaştırılan haberleri araştırma zorunluluğu koymuş! 

Ama bana haber getiren fasık değil ki? Nereden biliyorsun? Kimsenin kalbini yarıp bakamayacağımıza göre, kişinin fasık olup olmadığını araştırmadan bilemeyiz!  Bu araştırmaların sonucunda fasıklar ve emin insanlar toplumda ayrışırlar.  Bunun için mesai  harcamak lazımdır.   Öncelikle iddia sahibi, iddiasını ispatlamakla mükelleftir. İddiasını ispatlamayan bunun dert edinmeyen herkesi fasık, yani yoldan sapmış kategorisinde değerlendirmek gerekir.  Ölçüler sağlam olursa ayırt etmek kolaydır. Yoksa bugün olduğu gibi gıybet,  dedikodu ve boş lafların içinde tüm toplum boğulur.

Melekleştiren, şeytanlaştıran ve ilahlaştıran  insanlara iltifat edilmemelidir. Bu tipleri Kitabı Kerim   putperest insan tipinin karakteristiği olarak  tarif eder.   Bu bağlamda melekleştiren  şeytanlaştıran  ve  ilahlaştıran siyasetçilerden  uzak durmakta fayda vardır.   Zira irrasyoneldirler. Taraftarlarını manipüle eder gerçekliklerden kopartırlar. Kendi cephelerinde fanatikleştirerek hareket kabiliyetlerini düşünsel ve psikolojik  anlamda ellerinden alırlar. İnanç dünyasında da  taraftarlarını kökten şirke sürüklerler.  

Halbuki  hakikat şudur. İnsanda iyiliğe de kötülüğe de eğilim vardır. Yeryüzünde iyilik ve kötülük yan yana görünür ve iyiliğe değer katan da aslında budur. Kötülük olmadan iyiliğin, iyilik olduğunu bilemeyiz.

Hata yapan bir varlık türüyüz. Hata yaptığını kabullenmeyen ve  özeleştiri yaparak kendini geliştirmeyen siyasetçilerin başarılı olması yön verdikleri  toplumların felaketi olabilir!  Çokça hata yapan, tuvalete giden, yemek yiyen, gaz kaçıran, depresyona  giren, neşelenen, şımaran,  seven, nefret eden, alınan, sinirlenen, keyiflenen hasta olan, sonucunda ölen, ölümlüleriz. Takdir edilen ömrü tamamlayan her insan  ölümü tadar!  Bu insan  bir kamu  görevi icra ediyorsa yerine  yaşayan biri gelir. Falan adam olmasa, diye başlayan ululama cümleleri gerçekleri ifade etmez. Mezarlıklar vazgeçilmez zannedilen ölülerle doludur. Yıllarca aşırıya giden Atatürk övgülerini haklı olarak putperestlik olarak tanımlayan benim mahallemin insanlarından Tanrı’nın intikamı korkunç olmuştur!  Bunların içinden bir ölümlüye dokunmayı  ibadet sayan çıkmıştır!  Sevdikleri saydıkları liderde Allah’ın vasıfları olduğunu iddia edecek kadar sapıtanlar  dahi çıkmıştır ki, sözün bittiği yerdir!   

 Bu ülkede maalesef her yalanın muhakkak müşterisi var. Yalanların müşterisi olmak ülkeyi cehenneme çeviriyor.  Taraf olmak ve bunda aşırı gitmek bazen farkında olmadan da  olsa  bizi  yalanın müşterisi haline getirebiliyor.  Yeter ki işe yarasın!

Bugün 27 Mayıs 1960 darbesinin 60. yıldönümü. Bu kara günü 3 Nisan 1963 tarihinden itibaren Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlamış bir milletin çocuklarıyız.  Böyle bir dayatma bayram  19 yıl sonra  ancak   başka bir darbe sonucu  kaldırılmıştır.  Milli Güvenlik Konseyinin 10 Mart 1981’de gerekçesi şöyledir: “27 Mayıs günü 1963 yılından beri Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bugün 1961 Devriminin ve dolayısıyla 1961 Anayasasının kutlandığı gündür. Ancak özellikle 1970’li yıllardan itibaren meydana gelen gelişmeler sonucu 1961 Anayasasının toplum bünyemize uygunluğu tartışılır hale gelmiş ve bayram günü halk arasında etkinliğini yitirmiştir. Bu nedenle 27 Mayıs resmi bayramlar arasında sayılmamıştır

  1961 Anayasası’nın ürünü    Anayasa Mahkemesi’nin muhafaza edilip,   çakma bayramın ise iptali, darbecilerin muhafazakar halkı avlama stratejisinin sonucudur. Kuşları tuzağa çeken bir kuş yemidir!  Özelde sağ kesim genelde demokrasiye inananlar     gönül rahatlığı ile darbe Anayasasına oy versin istediler. Öyle de oldu! 

  Bu ülkede yalanlarla dedikodularla provokasyonlarla insanlar canlarından ve istikballerinden edilmiştir.  Elan da bir çok istikbal sönmekte ve söndürülmektedir.   Demokratik yollarla gelmiş siyasetçiler katledilmiştir.   Genel havaya ve üsluba bakıldığında, fırsat bulunursa aynı şeyleri taraflar birbirine yapacak gibi görünmektedir.

 Demokrasi dünyanın en iyi rejimidir iddiasında bulunacak değilim. Demokrasinin de kendi içinde bir çok defosu ve sıkıntısı vardır. Ancak şu anda insanlığın bulabildiği en az mahzurlu sistemdir. Demokrasinin  sağlıklı işlemesi toplumun eğitimli olmasıyla ve  eğitilmesiyle mümkün olur. Şu bir gerçek ki bizim toplumuzda özellikle idarecilerimizde bazı istisnalar hariç gücü kullanma ve dengeleme ahlakı yoktur.

Gerçekte putperestlerin muhataplarını putperest diye yaftaladıkları, gerçekte hırsızların ötekini hırsız diye  suçladığı  bir sosyal ortamda yaşıyoruz. Dün televizyonda bir haberde seyrettim.  İzmir belediye başkanı Tunç SOYER,  bir hesapta aşırı övülmüş.  Hesap kendine ait çıkmış.  Haberci bunu büyük bir ahlaksızlık olarak yansıtıyordu. Fatura çalışana kesildi diyordu!  Doğrudur  ama bunu  yapmayan siyasetçi var mı? Basın organının  kendi mahallesinden bu tür parlatmaları kendileri için yapan siyasilerin,  yakalanmamış olması onları namuslu ve ahlaklı mı yapıyor?  Veya  bu tür parlatmaları ululamaları siyasetçinin kendisinin değil de trollerinin yapması ahlaklı mı oluyor.  Her şeyimiz yalan ve illüzyon  değil mi?  

Rabbim bizi yalanların müşterisi olmaktan, farkında olarak veya olmayarak insanlara zarar vermekten korusun. Ülkemizi yönetenlere ve yönetmeye talip olanlara da işleyen akıl, izan feraset,  basiret ölçü ve kul bilinci nasip eylesin.

Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
Karahallı Belediye Başkanı Ali Tpçunun Çalışmalarından mennumusunuz?
Karahallı Belediye Başkanı Ali Tpçunun Çalışmalarından mennumusunuz?
Namaz Vakti 24 Mart 2023
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 25 60
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 25 45
5. Trabzonspor 25 44
6. Başakşehir 24 41
7. Kayserispor 25 38
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 24 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 26 54
2. Eyüpspor 26 53
3. Pendikspor 26 47
4. Rizespor 25 46
5. Keçiörengücü 26 46
6. Sakaryaspor 26 46
7. Bodrumspor 26 41
8. Manisa FK 25 39
9. Boluspor 25 38
10. Bandırmaspor 25 37
11. Göztepe 25 35
12. Tuzlaspor 26 28
13. Altay 26 25
14. Adanaspor 26 25
15. Erzurumspor 25 24
16. Altınordu 25 20
17. Gençlerbirliği 25 17
18. Denizlispor 26 17
19. Yeni Malatyaspor 26 16
Takımlar O P
1. Arsenal 28 69
2. M.City 27 61
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Liverpool 26 42
7. Brighton 25 42
8. Brentford 27 42
9. Fulham 27 39
10. Chelsea 27 38
11. Aston Villa 27 38
12. Crystal Palace 28 27
13. Wolves 28 27
14. Leeds United 27 26
15. Everton 28 26
16. Nottingham Forest 27 26
17. Leicester City 27 25
18. West Ham United 26 24
19. Bournemouth 27 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 26 68
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 26 36
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 26 34
10. Celta Vigo 26 34
11. Mallorca 26 32
12. Girona 26 31
13. Getafe 26 29
14. Sevilla 26 28
15. Cadiz 26 28
16. Real Valladolid 26 28
17. Espanyol 26 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 26 13