14.04.2014, 00:00

Telafisi Mümkün Olmayan Zarar Sosyal Medya!

Çağımızın en belirgin fenomenlerinden  biri de   sosyal medya.  Sosyal medya ile yatıp sosyal medya ile kalkıyoruz. Öyle ki, üç beş tane sosyal medya mağdurunun aldığı idare mahkemesi kararının uygulanmadığını gören, yasal yolları tüketmeyen başvurucuların müracaatıyla   Anayasa Mahkemesi, derhal harekete geçiyor ve  acil karar alıyor. Çünkü sosyal medya çok önemli,  hayati ve acil bir konu! Bundan böyle idari yargıdan  yürütmeyi durdurma veya iptal  kararı alanların   uygulamayan kararlarına karşı vatandaşlar başvuracağı mercii Cumhuriyet Başsavcılıkları değil Anayasa Mahkemesidir! 

  Konu çok acil olduğundan  yasalarla kendine verilmeyen yetkileri kullanarak yapıyor böyle şeyleri  yüksek mahkeme.   Binlerce, on binlerce yargı mağdurunun sırada beklediği bir mahkemede sosyal medya mağdurları yargısal yolları tüketmeden  önceliği alabiliyor. Bir zamanlar kanununa göre  yürütmeyi durdurma yetkisi olmayan  yüksek  mahkemenin,   bu yetkiyi aniden kullanmaya karar vermesiyle şaşırmıştık. 367 kararında da bir hoş olmuştuk. İlklere imza atan içtihadist (bu kelimeyi ben uydurdum, Türkçemize katkı olsun diye)  bir mahkememiz vardı ve  uysa da, uymasa da diyordu. Bir kez daha anladık ki,  bizde  yasamanın üzerinde  yargıçlar vardır ve yargıçlar  kanunlarını kendileri koyar kendileri kaldırırlar.  Durumdan vazife çıkarabilirler.  Vazifeyi durum haline de sokabilirler. Yeter ki istesinler.

Alınan kararın oy birliğiyle olması da enteresan. Uluslararası bir şirket, Türkiye üzerinden para kazanıyor. Türkiye’ye vergi vermiyor. Türk Mahkemeleri’nin kararlarını uygulamıyor.    Ülkemizde kişisel hakları tecavüze uğrayan bireylerin haklarına  büyük bir pervasızlıkla tecavüze devam ediyor. En yüksek mahkemenin verdiği  karardan ise   tecavüze devam, tecavüzcüye onay  sonucu ortaya çıkıyor. Anayasa  Mahkemesi  kararıyla  özgürlük adına  ticari bir şirkete  sorumsuzluk alanı açıyor. Şirket için  herşey serbest!  Müslümanlığı bir kenara bırakın, insanlığın en temel ölçütlerinden biri empati yapmaktır.  Eşleri, kızları kendileri kişisel saldırıya uğrayan insanların hakları ne olacak? Bu kişilerin haklarını kim koruyacak.   Oy birliğiyle böyle bir karara imza atan yüksek mahkememizin  bu mağdurlar hakkında bir çözümü var mı? Hepsinin samimi ve  saygıdeğer olduğunda şüphe olmayan  mahkeme üyelerine bir saldırı olsa, eşleriyle kızlarıyla ilgili münasebetsiz iddialar veya ithamlar yapılsa,  hangi mahkemeye gidecekler? Ülkelerindeki mahkemeler sosyal medyadan   ilgili yayınların kaldırılmasına karar verse, bunları nasıl uygulatacaklar?  Meseleyi milli görmedik demeleri, aldıkları karara haklılık kazandıracak mı? Sayın üyelerin bu ve benzeri konularda mağduriyeti olsaydı, böyle bir kararı oy birliğiyle alabilirler miydi?  Aldıkları bu kararla mağdurların özgürlükleri kısıtlanmadı mı?

Twitter de telafisi mümkün olmayan zararı da gördük çok şükür!  Anladığım şu; kişilik hakları mağduriyete uğrayanların haklarının telafisi mümkün, çünkü şeref ve haysiyet ucuz bu ülkede.  Twitter’e kolaylıkla erişemeyenlerin (erişim asılında tam anlamıyla engellenemiyor bu nedenle kolaylıkla tabiri kullandık)   ise telafisi imkânsız zararları söz konusu. Acaba gerekçeye Twitter  şirketinin  telafisi imkansız zarara uğramış olması  yazılsa daha mı mantıklı olurdu?  Sanıyorum  Yüksek Mahkeme’nin aldığı bu karar sonrasında sosyal medya telafisi mümkün olmayan bir zarara dönüştü.

 Noam Chomsky diyor ki;   kanunları severim faydalıdırlar, ama uygulanmadıklarında işe yaramazlar.  Ben de diyorum ki, yasamanın yaptığı kanunları sevmem, gerektiğinde ben yapar uygularım! Milli düşünmem uyguladığım kanunların çaresizlik ve kaos üretmesine de aldırmam, nasıl olsa tokmak benim elimde davul seçilmiş salakların boynundadır! Daha ne diyeyim bilmiyorum.

Bizde kanunlar işe yaramıyor.   Kanunların uygulanmadığı adamına göre çarpıtıldığı  bir ülkede yaşıyoruz .  Rahmetli Abdürrahim Karakoç, adamına göre adlı şiirinde, Nas olur, kanun olur diktatörün sözleri / Ya ıslatır donları, ya yaşartır gözleri / Kimileri dağları dar elekten geçirir / Kimileri ya çukur, ya dağ yapar düzleri, diyor. Anlayacağınız sosyal  medya önemlidir, telafisi mümkün olmayan acil durumlarda düzler çukur veya dağ yapılabilir. Adalet mi, önemli değil. Onu da bir başka  üstad Özdemir Asaf Adalet adlı şiirinde anlatmış.  İnsansız adalet olmaz/  Adaletsiz insan olur mu?/ Olur, olmaz olur mu!/ Ama, olmaz olsun.  

Adamına göre adalet veya adaletsiz insan oluyor maalesef.  Evet gerçekte mağdurların özgürlüğü kısıtlanıyor ve   saldırıya uğruyor.  Böyle kararlar ülkemizde hukuk adamı yetişmediğinin ve hukuk alanında ne kadar zayıf olduğumuzun kanıtı niteliğinde.

 Yapılan onca olumsuz birçok eleştiriye rağmen hemen hepimiz sosyal medyanın   bir parçası   olmaktan kaçınamıyoruz. Şahsen ben de bu alanı 2009 dan beri   kullanıyorum.  Facebook kullanıcısı olarak bu imkânların eğitim amaçlı olarak kullanılabileceğini düşünüyordum. Bu doğrultuda kullanmaya çalıştım. Ancak toplumun eğitim düzeyinin, eğitim düzeyleri arasındaki farkın ve okumayan bir çoğunluğun bu alanı işgal etmiş olmasının getirdiği sonuçlar bana gösterdi ki, sosyal medyayı bir eğitim vasıtası olarak kullanmakta  o kadar kolay değil.  Bunun bir çok nedeni var ama her şeyden önce üniversite tahsili yapanlarda dahi okuma alışkanlığının olmadığı  bir toplum olmamız sanıyorum ilk neden. Facebook arkadaş listemde 1900’e yakın insan var. Bunların çoğu öğrencilerimiz. Kimisi mezun olmuş kimisi olacak.   Bu arkadaşlarımızın çoğunun ilgi alanında ne yazık ki okuma yok.  Lise ve üniversite tahsili olmayanların   halini varın siz tasavvur  edin. Durumu bir örnekle açıklayayım.  Bir gazete makalesi veya bilimsel bir makaleyi sosyal medyada  yayınlarsanız, bunu genelde  üç beş, taş çatlasa on kişinin okuduğunu gözlemlersiniz. Ancak kısa yazılar, çarpıcı sloganlar, metafor niteliğinde küçük yazı parçacıkları, özlü sözler, kısa kısa ayet ve hadisler yayınlandığında onlarca yüzlerce kişi okumaktadır.  Bugünkü neslin nitelikli okumayla maalesef arası  açıktır.  Zamanının  önemli bir kısmını bu tür sosyal alanlarda geçiren gençlerimiz, 600-700 kelimeden oluşan bir gazete makalesi okuyacak kadar zaman ayıramamakta, 6000-7000 kelimeden oluşan uzun sayılacak okumalara ise hiç tahammül edememektedir. Buna mukabil internetin bu tür alanlarında saatlerini günlerini geçirmektedir. Yaman bir çelişkidir! Ayrıca, ister kısa, ister uzun metinler olsun okuma yapanların daha da önemli bir sorunu  vardır. Gençlerimiz okuduklarını çoğu zaman anlamamaktadırlar.   Bu nedenle de yazıların altında birçok gereksiz tartışma, çekişme içeren söz ve yorumlar yazılmaktadır.  Kanaatime göre   eğitim sisteminin baştan aşağı reforme etme gerekliliğinin en somut  göstergesidir.   

Bunun yanında sosyal  medya çok daha mühim patolojiler de  barındırıyor. Yüzyüze konuşamayan toplumun sığınağı oldu.  Geçen gün televizyonda bir eski siyasetçi (Mukadder Başeğmez) namertler alanı diye tasvir etti.  Gerçekten de öyle. Fikir savaşı verdiğini sanan, Cemil Meriç’in tabiriyle idraklerine deli gömleği geçirilmiş insanların aksiyon ve hakaret alanı. Kimi cihat ediyor kimi devrim yapıyor.  Yüzyüze, geldiğinde tek kelime etmeye birikimi ve cesareti olamayanların kendini kahraman hissettiği, dahası yeterli ve birikimli hissettiği yalancı pehlivanlar, kabadayılar diyarı.   A-sosyal tiplerin kendini sosyal kabul ettiği  rüyalar alemi. Gerçek hayatta ve sosyal medyada iki farklı kişi,  bambaşka ikili kişilikler üreten bir yapı. Ağzına vur ekmeğini al tipindeki şahsiyetler, sosyal medyada iflah  olmaz militanlara dönüşüyor.  Öyle bir yer ki sosyal medya,   rahmetli Uğur Mumcu’nun  tarifiyle bilgi sahibi olmayanların fikir sahibi olduğu  bir ülkede yaşadığımızın kanıtı.  İlköğretim seviyesi bilgi ve görgüleriyle, ilimde sanatta fikirde felsefede koca koca laflar eden   allamelerin dünyası!    

Bir yalanı, provokasyon niteliğindeki bir haberi  düşünmeyen  insanlar vasıtasıyla o kadar çabuk yayabiliyorsunuz ki, aşağı köyde uydurduklarına, yukarı köyde  inananlar çıkıyor. İnanılmaz bir bilgi kirliği.  Küfretmek, hakaret etmek, kalp kırmak, ötekileştirmek, saygısızlık serbest.  Argo kanundan kaçanların dili, uydurma dil tarihten kaçanların  demişti,  üstad Cemil Meriç, sosyal medya da kendinden, toplumundan, kültüründen kaçanların dili oldu maalesef.    

 Sosyal medya hızlıdır,  günceldir ve ucuzdur. Doğru. Fakat  gerçek hayatta suç olanın  sanal hayatta suç olmadığı sanısı nereden çıkıyor?  Sanalda suç yok!

 Öyleyse suç işlemeye devam!  Öyle mi?

Not: Bu yazımız sanıyorum 4-5 gün geç olarak yayına girmiş olacak . Bu nedenle gündem biraz daha farklılaştı. Son ki üç günde gelişen olaylar sonucu   Anayasa Mahkemesi başkanımız Haşim Kılıç adına açılan sahte hesaplar ve yapılan yayınları yalanladı ve açıklama yaptı.  13Nisan 2013 de haber sitelerinde şu açıklama yer aldı:    "Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç'ın adı ve fotoğrafı kullanılarak çeşitli Twitter hesapları açıldığı ve bu sahte hesaplardan Sayın Başkan adına mesajlar gönderildiği tespit edilmiştir. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç'ın hali hazırda aktif olarak kullandığı her hangi bir Twitter hesabı bulunmamaktadır. Bu nedenle, kamuoyunu yanıltmaya yönelik söz konusu sahte hesaplara itibar edilmemesi saygıyla duyurulur." Açıklamada, Kılıç'ın yasal haklarını kullanacağına yönelik bir ibare olmaması dikkat çekti.  (http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/04/13/twitter-kusu-basina-dert-oldu)

Daha yayınlar belaltına inmemiş. Şükür ki inmemiş. Ancak acılı acıklı halimizdir. Yüksek mahkememizin başkanı yasal haklarını kullanamıyor gibi geldi bana. Neden?  Çünkü oy birliğiyle aldıkları karar sonucu yasal hakları ortadan kaldırdılar. Bu durumda şimdilik anayasa mahkemesi başkanı ağzından yalanlar söylemek insanlara iftiralar atmak, manipülasyonlar yapmak, mahkeme başkanını zor durumda bırakmak  serbest!  Gülelim mi ağlayalım mı? 

Yorumlar (0)
14
parçalı bulutlu
Günün Anketi Tümü
Karahallı Belediye Başkanı Ali Tpçunun Çalışmalarından mennumusunuz?
Karahallı Belediye Başkanı Ali Tpçunun Çalışmalarından mennumusunuz?
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14