REKTÖR ŞİŞMANLA VEKİL USLU FENERSİZ YAKALANDILAR!

EDİTÖR’DEN: KAZIM ŞEN
(NOT: ilk yazımızda İktisat yerine işletme yazmışız bu nedenle aynı yazıyı düzeltme yaparak tekrar yayınlıyoruz)

Uşak bunu hak etmiyor. Böyle bir vekili de böyle bir rektörü de hak etmiyor. Bu nasıl bir alışveriştir. Bu nasıl bir ilişkidir. Bu nasıl bir anlayıştır ki yaptıklarının bilinmeyeceğini sanırlar. Atalar der ki “gizli gizli boğaya gelen aşikâre doğurur” Rektörü biliyorduk ancak  Nuri Uslu’nun bu kadar tedbirsiz ve ilkesiz olabileceği aklımıza gelmemişti. Evvelki  gece haberin anonslarını girdiğimiz anda Nuri Uslu hiddetle ve şiddetle beni  aradı. Ben bu kadar düştüm mü, diye sordu? Yolsuzluk olmadığını iddia etti Doğrusu üslubundan yolsuzluğun mahiyeti hakkında çok fazla    bilgiye sahip olmadığını anladık. Biz yazalım da Nuri Uslu’nun bu işte bir günahı var mı yok mu kamuoyu karar versin

 Doğrusu çok uzun süredir rektörle Nuri Uslu arasındaki ilişkiden şüphelenmiştik. Bu nedenle gazeteci olarak izlemeye başladık.   Kasım  2008 tarihinde  bir  ihbarı aldık.   İhbar Nuri Uslu’nun kızının büyük bir yolsuzlukla alındığını ifade etmekteydi. Fakat yolsuzluğun ne olduğunu söylemiyordu. Emaille gelen not, araştırın bulacaksınız, diyordu. O gün ilanları kontrol ettik. Durumu uzun uzun inceledik. Ama bir şey bulamadık. Bulamadık ama Nuri Uslu Rektör aşkına anlam vermek çok mümkün değildi. Rektör Adnan Şişman Ahmet Necdet Sezer’in atadığı rektörlerden biriydi ve Ak Parti iktidarından da asla hoşlanmazdı.  2007 de Cumhurbaşkanı seçimlerinde Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e karşı da sert bir muhalefet yürütmüş, 2007 Mayısında öğrencilerin eline bayrakları vererek mezuniyet törenini cumhuriyet mitinglerine çevirmişti. Burada bir de zehir zemberek bir konuşma yapmış, Uslu’nun bugün  dahil bulunduğu  iktidara gözdağı vermeye çalışmıştı.  Peki öyleyse bu samimiyet neydi şimdi? Nuri Uslu üniversitenin işlerini her alanda niçin takip ediyordu. Niçin YÖK’teki işlerini takip ediyordu . Neden rektörün bir dediğini iki etmiyordu. Bu ikisi arasında öyle bir menfaat ilişkisi olmalıydı ki; yaşananlar anlam kazansın.

         Sonunda olayı nasıl çözdük. 29Mart seçimlerinden önce bir televizyon programında  Nuri Uslu’nun kızı söz konusu olduğunda , kızının hakkıyla kadroya atandığını öğrendiğimizi ifade ettik. Çok memnun oldu.  O gün tamamen rol yaptığını sanmıştım ama, bugün tepkisinden anlıyorum ki; Nuri Uslu’nun yapılan yolsuzluğun içeriğini tam olarak bilmiyor. İşi rektöre havale etmiş her şey kitabına uyduruldu sanıyor.

 Fakat haberli olduğu daha başka şeyler var. Örneğin kızının  üniversitede Öğretim Görevlisi yapılması için rektörden istekte bulunan   kendisi. Siyasetçiler bilmeli ki bu tür şahsi istekler başlarına her zaman iş açar. İstek meşru bile olsa! Siz bu isteği Adnan Şişman gibi geçmişinde bir sürü şaibeli izler bırakan bir kişiden yapıyorsanız sıkıntı daha büyük demektir.  Böyle bir samimiyetin ve ilişkinin muhakkak bir karşılığı vardır.  Nuri Uslu’nun  rektörden kızı için  talepte bulunarak  milletin verdiği  emanete ihanet ettiğini düşünüyoruz. Ayrıca Nuri Uslu kızının önce Karahallı Meslek yüksekokuluna yönlendirildiğini ve oraya başvurdurulduğunu biliyoruz.  Nuri Uslu sormadı mı;  son iki günde Eşme Meslek Yüksekokuluna niye dönüldü diye? Kızı bunun sebebini açıklamadı mı babasına ? İşte Nuri Uslu’nun  kabahati ve ihmali bu. Bence bağırıp çağıracağına otursun ve bir düşünsün. Bu ahlaki tarzla yapılan siyasetin, iktidar olunduğu halde Uşak’ta Belediye Seçimlerinin kaybedilmesine yol açtığını yakın zamanda yaşayarak öğrendi. Siyaset böyle şeyleri  kaldırmaz.  Halk deyimiyle yenilen hurmalar gün gelir tırmalar.

Evet gelelim olaya; biz bu olayı nasıl tespit ettik.

Bu süreçten sonra birkaç ihbar daha geldi. Nisan ayında gelen bir ihbarda sınavı asıl kazanması gereken kişinin Dr. Mustafa Uzuner olduğu bildirilmişti.  İşte bu ihbar işi çözmememizi sağladı.  Üniversitenin sınav sonuç çizelgesine döndük.  Mustafa Uzuner’in yedek olarak kazanmış gösterilen aday olduğunu tespit ettik. Derhal Hz Google’a Dr. Mustafa Uzuner’i sorduk. Anında bulduk. Halen Enerji Bakanlığı’nda çalıyordu. Çok tecrübeli ve işinin ehli bir kişiydi. Hukukçu bir aileden geliyordu. Babası emekli hakim,  kardeşi ise İstanbul’da görev yapan bir hakimdi. İstanbulluydu Marmara Üniversitesi’nde yetişmişti. Kendisiyle  iletişim kurduk. Kendisine haksızlık yapıldığını söyledi. Şartları haiz olduğunu, bankacılık ve sigortacılık bölümü  mezunu olmak veya bu alanda yüksek lisans yapmak şartı arandığını kendisinin bu alanda değil yüksek lisans, doktora yaptığını doçentliğin de dilini verdiğini bize beyan etti. Mustafa Bey sadece kendi yerine kimin alındığını bilmiyordu. Onu da  bizden öğrendi. Kendi yerine İktisat mezunu vekil kızı alınmıştı. Bu bilgilerden birkaç gün sonra olayı tamamen  çözdük.

         Sayın vekilin kızı İktisat mezunu idi. Alanında yüksek lisans yapmıştı. Şartları tutmadığı halde bir dolap çevrilip kadroya atanmıştı. Yani vekil kızı ilan edilmiş şartlı bir kadroya, şartları tutmadığı halde atanmıştı. Hem de şartları fazlasıyla tutan doktoralı, alanında kitapları olan tecrübeli bir öğretim üyesinin hakkı yenerek. Sayın vekilin kızı için Karahallı Meslek Yüksekokulu’nda  açılan İktisat mezunu olma şartını da içeren kadro tutuyormuş. Aslında  vekil kızı için açılan asıl kadro buymuş Bu nedenle  ilk başvuruyu da buraya  yapmış. Ama başvurular sırasında görülmüş ki; vekil kızı ilk dörde girememiş. Yani mülakat denilen torpil sınavına girmeye hak kazanamamış.  Bunun üzerine aklın ve bilimin ışığındaki rektör Şişman bilimsel ve dolapsal olarak tamamen zeka mahsulü! bir yöneteme başvurmuş. İki kişinin başvurabildiği Eşmedeki şartlı kadroya vekil kızını başvurdurup, şartı tutmadığı halde   çatır çatır almış. Bu arada YÖK’deki kadrolarda da vekil kızını kapsayacak şekilde bir değişikliği yaptırmış. Ne güzel ülke bee.

Şimdi Sayın Rektör Şişman kamuoyuna cevap versin. Üniversite olarak YÖK’e değişiklik içeren bir talep gönderdi mi? Gönderdi ise ne zaman gönderdi?  Son başvuru tarihi 11.11.2008 Salı gününe denk geldiğine göre  YÖK’ün kadro sitesinde yapılan değişiklik hangi tarihte onaylandı?

         Evet sayın Şişman  10 Şubat 2009’da Sabah gazetesinde Yavuz Donat; sizinle ilgili şöyle tespitlerde bulunmuş ve şöyle demiş;

Geçen hafta Uşak’a gitmiştik. Üniversitedeki törene katılmıştık.
Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Şişman’ın törende yaptığı konuşmadan "şu notları" aldık:
* Kimlerin cüppe giydiğine dikkat ettiniz mi?

* Din adamları, üniversite hocaları ve yargıçlar.

 
* Onlar sadece vicdanlarına ve tanrıya karşı sorumludurlar.

 
* Yani ayrıcalıkları vardır.

 
* Ama bu ayrıcalığın yüklediği ağır sorumluluk da.

Prof. Dr. Adnan Şişman "ayrıcalığın, kendisine yüklediği ağır sorumluluğu" da söyledi:
- Üniversitemi yükseltmek... Eğitim kalitesini yükseltmek... Dünya ile yarışmak... Dünya ile yarışacak gençler yetiştirmek.

Vay Vay vay; Adnan hoca sizde ne vicdan varmış hakikatten. Demek vicdanına ve Tanrıya karşı sorumluluğunuzu  böyle yerine getiriyorsunuz.  Helal olsun size!  Şeytanın aklına bile gelmeyecek ince oyunları kanunsuzlukları yapacaksınız. Ekmek çiğner gibi yasaları çiğneyeceksiniz,  sonra da   din, iman, vicdan, yargıç, din adamı falan  filan,  mangalda kül ormanda ağaç bırakmayacaksınız?  Gülelim mi halinize, halimize ağlayalım mı?  Bulmuşsunuz kendinize   benzer adamları almışsınız  yanınıza  filimle fırıldakla ve reklamla işleri götürüyorsunuz. . Örneğin Veli Kemal Ceylan sizin dekanınız.  Elimizde ince işlere yönelik geniş  bir dosyası var. Bu kişinin işi gücü öğrencilere zulüm. Daha başka şeyler yazacağım ama sırası var. Şu kadarını söyleyeyim bu kişi sizin dekanınız ve size yakışıyor ki, iki yıldır sorunsuzca çalışıyorsunuz.   Konya’dan getirdiğiniz dekanınız Durmuş Yılmaz  hakkında da bir dosya hazırlıyorum. Size hayır diyemeyecek kolaylıkla iş yaptıracağınızı düşündüğünüz  adamları yönetici yapıyor yanlış işler yaptırıyorsunuz. Prof. Saim Savaş’ı da bir çok şeye alet ettiniz,   Dün çıkardığınız yönetmeliği bugün uygulayarak sizi desteklemeyen öğretim üyelerine zulüm yapıyor onlar aleyhine raporlar düzdürüyorsunuz?    Prof.Dr. Saim Savaş da Durmuş Yılmaz da  sizi tanıyacak ama aynen Nuri Uslu gibi onlar için çok geç olacak.  Rektör olarak bu insanları hizmetlilere karşı bile kullandınız.   Herhalde sizin ve yönetim ekibinizin  vicdanı kullandığınız cüppeye bağlı oluyor. Cüppe demişken Adnan Hoca öğrencilerden makbuzsuz topladığınız 20 YTL cüppe parasını kayıtsız küreksiz nasıl toplayabildiniz?  Cüppe mi sizi denetledi? Anlayacağınız bu cüppe işleri sıkıntılı işlerdir. Her yerde ağza almamak lazımdır. Hele hele bu işlere din adamlarıyla yargıçları hiç karıştırmamak gerekir. Zira biz sizin cüppenizi iyi tanıyoruz.

Hani Mevlana diyor ya Öyle adamlar gördüm ki, üstünde elbise yok, öyle elbiseler gördüm ki, içinde adam yok..  Biz de diyoruz ki, çok cüppeliler gördük içinde ne vicdan ne Allah korkusu var.

Sonuç olarak cüppe ile ilim adamı olunmuyor.

 Evet Nuri Uslu ve Adnan Şişman fenersiz yakalandılar. Uslu’nun yolsuzluktan haberi olup olmamasının önemi yok Adnan Şişman’dan böyle bir istekte bulunması yeter?   Uşak’ın rektörüne de vekiline de yazık olsun diyorum. Uşaklılar ve ülke bunlara layık değil.

Sayın rektör sayın vekil, yapılanları zaten Allah biliyordu. Şimdi bütün herkes biliyor. www.usak.tv sizleri SOBELEDİ!!!. Uşakta yanlış işleri yapan insanlar ikiyi ayrılır.

1)   www.usak.tv’nin sobeledikleri

2)   www.usak.tv’nin sobeleyecekleri!

Selam ve sevgilerimizle..