BİZİM REKTÖRÜ DE AĞIR CEZADA YARGILANMAKTAN SİZ Mİ KURTARDINIZ?

 Daha önce hakkında bir çok kez haber yapılan, adı bir çok skandallara karışan eski rektör Şan Öz-Alp Afyon mahalli Odak Gazetesinde ve http://www.afyonkarahisar.com.tr internet haber sitesinde  “Rektör Olmak mı İstiyorsunuz?”   adlı üç bölümden oluşan bir makale yayınladığını yayınlamıştık.  Eski rektör makalesinde şöyle diyordu;

“Rektörü aleyhinde el altından bildiri dağıtan, gazeteleri dolaşarak rektörlük seçimlerinde hile yapılacak diye ortalığı karıştıran o zavallı adamı hatırladınız mı? Görevi üslendikten sonra bana oy vermeyenleri yaşatmayacağım diyen çok iyi hatırlayacağınız zavallının marifetlerini sıralamaktan utanıyorum. Bu elemanı rektörün görevden alınmasındaki olayda, (Herhalde kendinden önceki rektör Şehabettin Yiğitbaşı’nı kastediyor) ağır cezadan kurtarmıştım. Gelin görün ki, seçim kampanyası sırasında beni gerici kendisini Atatürkçü ilan etmişti “

Bu yazıya karşı yazar Bahadır Baha şunları söylemişti. “Demek,   rektörün görevden alınmasındaki olayda, bir faili ağır cezadan kurtarmıştınız öyle mi !  Siz  kimsiniz?  Suç işlediği şüphesi olan belki de faili olan bir kişiyi ağır   cezadan nasıl ve hangi yetkiyle  kurtarıyorsunuz? Siz yargıç mısınız?  Bu nasıl bir ahlak ve hangi ahlak.? Şayet bir kişinin ağır cezaya gitmesi gerekiyor ve gitmiyorsa, söz konusu fiilden  mağdur olanın  hakkı ne oluyor ? Bu fiilden mağdur olana ne gibi iyilikler yaptınız!?

Biz biliyorduk ama bu makaleler sonucu bir rektörün ağır cezada yargılanması gereken kişileri yargılama izni vermemek suretiyle yargılanmaktan kurtarabildiğini kamuoyu bir kez daha öğrendi.  Şimdi Sayın Şan-Öz-Alp’e soruyoruz. Bizim rektörümüz Prof.Dr. Adnan Şişman’ı da Ağır Cezada yargılanmaktan kurtardınız mı?

Yıl 1998 Bir kitabın yayın komisyonunda Bugün Uşak Üniversitesinde  Eğitim Fakültesi’nde  Yrd.Doç.Dr. Ali Galip Baltaoğlu’nun imzası taklit edilmiş. İmzanın Ali Galip Baltaoğlu’na ait olmadığı Adli Tıp Kurumu Grafoloji Bölümü tarafından raporlanmış. Mağdur imzasının taklit edilmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı’na başvurmuş. Sahte imzanın atıldığı komisyonun başkanı Prof.Dr. Adnan Şişman. Bu sahte imzayı Adnan Şişman atmamış olsa bile bu evraktan sorumlu. Olay savcının önüne gelse, savcının  bu imzayı atanı bul diyeceği kişi Adnan Şişman.

O günün rektörü ise Şan-Öz-Alp yargılama izni vermemiş. Yani Adnan Şişman’ı ağır cezadan kurtarmış.

Yine Adnan Şişman yargılandığı mahkemeye sahte evrakı delil diye sunmuş. Olay şu: Yrd.Doç.Dr. Ali Galip Baltaoğlu 1997 yılında  bir sınavı öğrencile4rin  istediği üzerine öğrencinin daha başarılı olması için Cumartesi günü yapmış. Bu olayı Adnan Şişman şikayet etmiş ve rektör yardımcısı olarak soruşturma yapılmasını ve ceza verilmesini istemiş. Yönetim kurulundan kınama cezası çıkmış. Ancak sayın Şişman maaş kesim cezası verilmesi için ısrar etmiş başaramayınca karar muhalefet şerhi koymuş. Karar oy çokluğuyla çıkmış.  2001 yılında  Adnan Şişman Afyon’daki bir mahkemeye bu kararın oy birliğiyle çıkmış sahtesini sunmuş. Demiş ki benim Ali Galip Baltaoğlu’na bir husumetim yoktur. 1997’de bir ceza almıştı o soruşturmayı o günkü dekan açmıştı. (gerçeği söylemiyor çünkü soruşturma Adnan Şişman’ın talebiyle açılmış) O günkü yönetim kurulu oy birliğiyle ceza vermişti. Burada benim hiçbir  etkim yoktur.

Rektör Adnan şişman’ın bu gerçek dışı beyanı ve mahkemeye sunduğu sahte evrak ve delil için mağdur Cumhuriyet savcılığına başvuruyor. Olay savcılığın önüne gitse Adnan şişman Ağır cezada yargılanacak ve büyük ihtimal mahkum olacak (Uşağa da rektör olamayacak)

Tabii yine yargılama izni verilmiyor. Rektör kim? Şan-Öz-Alp: Sayın Öz-Alp’e soruyoruz.  Neden izin vermediniz. Adnan Şişman’ı da Ağır cezadan ikinci kez siz mi kurtardınız?

Bir soru daha bu kadar iyilik yaptığınız Adnan Şişman  rektörlük seçiminde size sadakat gösterdi mi?

Bu arada yazar Bahadır Baha’ya da bir sorumuz var. Makalenizin bir yerinde aynen şunları  söylüyorsunuz:

“Son üç yılda atanan  rektörleri kötülüyorsunuz ama bu dönemde atanan rektörlerin geneli itibariyle daha iyi olduğu çok açık. Geçmiş dönemde geneli itibariyle şaibeli adayların atandığı kanısındayız. Yaşanmış  bir örnekte ben vereyim. Bundan dört yıl önce bir rektör ataması olacaktı. Genelde sağ eğilimli olan bir üniversitede sol eğilimli isim seçimden birinci çıkmıştı. Sağ eğilimli bilinen, zaman ve zemine göre her kılığa bürünebilen ve  birileri tarafından birçok kez ağır cezada yargılanmaktan kurtarılan  şahıs seçimden ikinci sırada çıkmıştı. Yani yargılansaydı cezaevine girmesi  muhtemel olan isim, rektörlük seçimine girmiş ve ikinci çıkmıştı. Sol görüşlü olmadığı halde ehli vicdan sağ görüşlülerin hepsi sol görüşlü ama demokrat tavırlı, seçim sırasında kimseye rüşvet(makam mevki) vaat etmeyen, Şan Bey’in tarifiyle ahlaklı davranan  adaya oy vermişti. Sol görüşleriyle tanınan eski cumhurbaşkanımız ikinci sırdaki adayı tercih ederek onu rektör seçmişti. Üstelik sayın cumhurbaşkanımız bu şahsın bütün vukuatlarını belgeler üzerinde biliyordu. Cumhurbaşkanını uyarmış ve bu konuda bilgilendirmiştik.  Rektör olarak atanmadan epey önce onun atanacağı haberini aldık. Adında düşünce olan fakat düşüncenin esamisi bile bulunmayan o günlerin etkin bir derneği ikinci sıradaki adayın arkasında durmuştu. Çağdaşlıkla maruf dernekler ve Cumhurbaşkanı üzerinde etkin siyasal partide bu adayın arkasında durdu. Adında düşünce olan  derneğin üyesi bir arkadaşıma atama yapılmadan önce sordum. Bunca açığına ve ahlaksızlığına  rağmen bu adamın  arkasında nasıl durursunuz.? Arkadaş, biliyorum,  ben de dernekte üst düzeydeki bazılarına bunu sordum. Bu adamın açıklarını biliyorsunuz nasıl kefil oluyorsunuz, dedim. Çok entersan bir cevap verdiler;  “Bütün açıklarını biliyoruz. Zaten onun için onu atattırıyoruz.  Bu kadar açığı olan bir adama her istediğimizi yaptırırız. Kıpırdayamaz!”

Aradan yaklaşık dört yıl geçti, o dernekte, siyasal partide  Şan Bey gibi  çok pişman. O rektör şimdi mevcut iktidara çalışıyor, onların bir dediğini iki etmiyor. İkinci dönem rektörlük umuduyla  İktidar partisiyle görüşmeler yapıyor!  Zamanı geriye döndürebilseler o dernektekilerde,  Şan Bey gibi yapacaklarını biliyorlar. Ama nafile… “

Burada bahsedilen kişi bizim rektörümüz Adnan Şişman mıdır? Anlatılan hikaye bizim hikayemize benziyor gibi geldi bize.   Merak ettik!