Uşak TV

İŞTE TEKZİP2E İTİRAZ NEDENLERİMİZ

Güncel

İŞTE TEKZİP2E İTİRAZ NEDENLERİMİZ

 Uşak Üniversitesi Rektörü Adnan ŞİŞMAN haber duyurularımız üzerine bir tekzip metni gönderdi. tekzip’i yayaınlamadık. Bunun üzerine mahkemeye başvuran Adnan ŞİŞMAN tekzip hakkını kullandı. Bu karara da itiraz ettik. Ancak mahkeme tekzibi yayaınlamamazıa karar verdi. bizde tekzibi yayaınladıktan sonra mahkemeye sunmuş olduğumuz itiraz nedenlerimizi aynen yayaınlıyor kararaı kamuoyuna bırakıyoruz. Bu arada esas haberimize tekzip gelmediği gibi Adnan ŞİŞMAN ile ilgili suç duyurularıda savcılığa yapılmış bulunmaktadır.

NÖBETÇİ ASLİYE CEZA HAKİMLİĞİNE

UŞAK

 

Değ. İş. No : 2009/548

Konu : İTİRAZ (2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 22.10.2009 günlü yayın içeriğinin kaldırılması ve tekzip talebinin kabulü kararının kaldırılması talebidir.)

 Sayın Yargıcım;

Her şeyden önce şunu belirtmek isterim. Müşteki Rektör Adnan Şişman hakkında yaptığım bütün yayınlar doğrudur. Haberin niteliği ortaya konduğunda kişilik haklarına saldırı oluşturacak bir fiilimiz olmadığı görülecektir. Mahkemenin aldığı karar tamamen bir sansür kararı niteliği arz etmektedir. Şöyle ki; 02.10.2009 tarihinde sahibi bulunduğum haber sitemde ŞOK ŞOK ŞOK REKTÖR ADNAN ŞİŞMAN YARGITAYDA HAKİM EKİLEMEK(SATIN ALMAK) İÇİN ÜST DÜZEY MEMURUNU GÖREVLENDİRDİ Mİ?” sorusuyla başlayan ve ileride yayınlayacağımız haberin içeriğini oluşturacak, bir takım soru cümleleriyle devam eden bir duyuruya başladım. Neticede bu haberin kendisi değil, duyurusudur. Haberin duyurusuyla beraber şikayetçi rektör paniğe kapılarak haber içeriğini beklemeden tarafımıza tekzip yollamış ve haber içeriğinin siteden çıkarılmasını istemiştir. Haberimiz doğrudur ve hiçbir şekilde abartılmamıştır. Kamuoyunun ve özelliklede yargı mensuplarının böyle bir olaydan haberdar olması gerekmektedir. Nitekim bu duyurudan on gün sonra 12.10.2009 tarihinde “REKTÖR HADDİNİ AŞTI!” başlığı altında haber ve yine aynı tarihte editör olarak “REKTÖRLÜĞÜNÜZ DE BİLİMİNİZ DE EKİBİNİZDE BU KADAR SAYIN REKTÖR İŞİNİZ BİTTİ” başlığı altında haberle ilgili yorum yazımız yayınlanmıştır.(Ek.1) Bu haber ve yorumlara karşı bize bir itiraz gelmemiştir. “REKTÖR HADDİNİ AŞTI!” başlıklı haberimizde müvekkili A. G. B. adına hukuki girişimlerde bulunan Avukat Ümitinceefe’nin görüşlerine de yer verilmiştir. Avukat Ümit İnceefe haberimizi doğrulamıştır ve bu konudaki yasal girişimleri başlattığını ifade etmiştir. İnceefe bu tür girişimleri Türk Adaletine ve adli mensuplarına haksız ve çirkin saldırılar olarak gördüklerini; yargıçların ve adalet adamlarının alınabilir, satılabilir olduğunu düşünenlerin üniversite yönetimindeki üst düzey insanlardan çıkmasının büyük bir talihsizlik olduğunu, tüm yargıçları ve Yüksek Yargıyı töhmet altına sokan bu eylemleri büyük bir sorumsuzluk olarak değerlendirdiklerini ifade etmiştir. Müvekkili adına suç duyurusunda bulunacağı gibi, töhmet altına sokulan yargıçlar adına da girişimde bulunacağını, bundan sonra şüphelilerle yargı organları önünde hesaplaşacağını söyleyen avukat İnceefe, Rektör Adnan Şişman’ın hukuka aykırı eylem ve işlemlerine göz yumanların özeleştiri yapması gerektiğini belirtmiştir.

“REKTÖRLÜĞÜNÜZ DE BİLİMİNİZ DE EKİBİNİZDE BU KADAR SAYIN REKTÖR İŞİNİZ BİTTİ” başlıklı haber yorumumuzda ise şu satırları yazmışız. “ Tekzipte şu cümleniz çok hoş doğrusu “ hem şahsı mı hem de tüm yargı mensuplarını karalama çabalarıyla hareket edildiği açıktır” Pes doğrusu, hala yargı mensuplarına işaret çakmakta, şahsınızla yargı mensuplarını bir tutmaktasınız. Bizce bu bayat numaralardan vazgeçin. Bizim haberimizde yargı mensupları karalanmamaktadır. Yargı mensuplarını karalayan sizsiniz. Hakim etkilemek için rektörlük makamında toplantı, plan proje yapan sizsiniz. Bu konuda genel sekreterinizi harekete geçiren de sizsiniz. Şimdi bütün bunlar yargı makamları önüne gelecek., o işaret çaktığınız yargıçlar olayları inceleyecek ve karar verecek. Haberi yapan Kazım Şen mi, yoksa rektörlük makamını işgal eden zat mı yargı mensuplarını karaladı veya karalama çabasıyla hareket etti? Biz hiçbir zaman şerefli Türk yargıçlarına suç isnat etmedik. Yargıç satın almak için plan proje yapan ve memurunu görevlendiren rektör var dedik ve bunu haber yaptık. Yani sizi haber yaptık. Bu haberin amacı tüm yargıçları karalamak değildir. Bu haberin amacı rektörü de karalamak değildir. Bu haberin amacı Uşak Üniversitesinin başında yüksek yargıçları bile satın almaya kalkışacak kadar haddini aşan bir rektörün varlığını tüm ülkeye haber vermektir. Yani haberin amacı haberdir. Bu haberden dolayı sayın rektör kendini karalanmış hissediyorsa haklıdır. Hakikaten de böyle bir şey faillerin üstünde kara bir leke olarak durur. Ama www.usak.tv kendi kendini lekeleyenlerin üstündeki lekeden sorumlu tutulamaz. Biz lekeleme aracı değil lekeleri temizleme aracıyız. Basın demokratik bir toplumda ’bekçi köpeği’ rolü oynar. Biz görevimizi yapıyor, demokrasiyi bekliyoruz. Siz ne yapıyorsunuz?”

 Bu yazımıza da tekzip gelmedi. Ancak bu gelişmeler, haber ve yorumlarımız ortaya çıkmadan önce müşteki rektör haberin iftira olduğuna dair hakkımızda suç duyurusunda bulunmuştur. Savcılık Makamı bu konuda tarafımızı çağırmış ve tarafımızdan haberimizle ilgili kanıtlarımız savcılık makamına sunulmuştur. Bu konuda Rektör Adnan Şişman’ın ve Genel Sekreteri Aziz Bayrakdar’ın Yargıtay hakimlerini rüşvet ve hediye yoluyla etkilemek için teşebbüste bulundukları, Uşak Üniversitesi Personel Şube Müdürü’nün yazılı ifadesiyle sabittir. Görevlendirme yapılan kişi Sezayi Daşdemir’dir. Avukat Ümit İnceefe’nin 15.06.2009 tarihli bilgi isteme talebini içeren yazısına Uşak üniversitesi Personel Şube Müdürü Sezayi Daşdemir 26.10.2009 tarihinde cevap veriyor. Ek. 2’de tamamını sunduğum Daşdemir’in ifadesinin 3. maddesinde aynen şöyle diyor. “…Beni çok şaşırtan ve şok eden bir olayı anlatmak isterim. Şöyle k; benim ve ailemin Ankara’da siyasi ve bürokrasi çevrem çoktur. Görev yaptığım esnada üniversiteye bir çok konuda yardımcı oldum. Rektör ve tüm idarecilerle bir gün üniversitenin işleri için Ankara’ya gitmiştik. Rektör ve yönetimi Ankara’da nüfuzum sayesinde bütün kapıların nasıl kolaylıkla açıldığını gördüler. Üniversitenin işlerini çabuklaştırmıştım. Eski bir müteahhit olan babamın buradaki etkinliği hakkında da bu vesileyle bilgi sahibi olmuşlardı. Buradan döndükten sonra bir gün beni Aziz Bayrakdar çağırdı ve rektör seninle bir konu konuşacak dedi. Beraberce rektörün odasına geçtik. Odada danışman Cemil Yücel’de vardı. Rektör Bey bana Yrd.Doç. Dr. Ali Galip Baltaoğlu’nun kendisine muhalif olduğunu ve çok sıkıntı çıkardığını, söyledi. Bu hocanın Başbakan Tayip Erdoğan’ın Partisi’nden bir milletvekiline hakaretten Yargıtay’da dosyası olduğunu, bu dosya için Yargıtay’dan adam bulup Ali Galip Baltaoğlu’na cezayı verdirirsek, ondan kurtulabileceğini söyledi. Cemil Yücel Bey de söze katılarak Ali Galip’e cezayı verdirelim Adnan hocamızı kurtaralım Sezayi bey, sen bu işi Yargıtaydan bitirirsin dedi. Ben de o anki psikoloji ile Yargıtay’da tanıdığım yok ama dosyanın ne aşamada olduğunu öğrenmeye çalışayım, dedim. Buradan Aziz Bayrakdar’ın odaya geçtik. Aziz Bey, Ali Galip’in Yargıtay’daki dosyasını öne aldırarak muhakkak cezayı verdirmemiz lazım, ondan kurtulmanın tek yolu bu, dedi. Ondan sonra da izlenecek yol ve araçlar konusunda bilgi verdi. Aziz Bey burada bana gerekirse arabayla beraber Ankara’ya gidelim, dedi. Biz öğrendik bu işler böyle bitiriliyormuş. Hediyeler hazırlatalım. Hatırla halledilecek yerleri hatırla halledelim. Yargıtay hakimlerine ulaşacak aracılara ve para isteyen hakimlere de para sağlayalım. Sen bu işle bizzat ilgilen para hiç sorun değil, çok rahat hareket et, paraysa para dedi. Aracılara da hakimlere de istedikleri kadar para veririz. Yeter ki Ali Galip Baltaoğlu’na ceza verdirtelim ve onu meslekten atalım dedi. Belli etmedim ama iç dünyamda dehşete düştüm. 15 yıllık memuriyet hayatımda üniversitelerde hem de çok kritik bölümlerde çalıştığım için bu tür konuların çok büyük sıkıntılar yaratabileceğini kestiriyordum. Uşak Üniversitesine davet ve ısrarlı istek üzerine çalışmaya gelmiştim. Bunları duyduğumda başımdan adeta kaynar sular, dökülmüştü. Cahil insanların bile konuşmaya korkacağı şeyleri rektör ve personel daire başkanı bana söylüyor, söylemekle de kalmıyor ahlaksız teklifte bulunuyordu. Beş rektör yedi genel sekreterle çalıştım böyle şey görmedim. Bu durumu hemen Ankara’da babamla paylaştım. Baba, benden böyle şeyler istediler dedim. Babam da oğlum sen nereye gitmişsin. Bu adamlar tekin adamlar değil. Yargıç satın almaya çalışan adam yanlış adamdır, eksik adamdır. Bunu aklından çıkarma. Böyle ne amir ne rektör olur. Bir insan maiyetindeki insana nasıl böyle bir tuzak kurar, bunun için Yargıtay hakimlerine rüşvet vermek için harekete geçer ve bunun için memurunu görevlendirmeye kalkar. Deli mi bunlar, dedi. Mümkünse oradan bir an evvel kaç diyerek başka bir kuruma geçmemi tavsiye etti. Bense buraya yeni gelmiş ve çocuklarımın okul düzenini yeni kurmuştum. Ekonomik olarak başka bir yere gitmem mümkün değildi. Bir hafta sonra rektör bu durumu bana sorduğunda bu işten sıyrılmak için, durumu araştırdım, dosya bekletiliyor sırası geldiğinde bakılacakmış dedim. Bu arada hakarete uğradığını iddia eden Ak partili vekilin emekli hakim olduğunu öğrenmiştim Rektöre kendisi niçin bu işle uğraşmıyor dediğimde, o ilgilenmiyor, bizim ilgilenmemiz gerekiyor, dedi”

Sayın Yargıcım,

Yukarıdaki ifadeleri ibretle ve hayretle okuduk. Bu nasıl bir rektördür? Bu ne cüretdir? Uşakta yaşayan herkes bilmektedir ki; Rektör Şişman’ın işlediği suçlar bununla sınırlı değildir. Yedi sayfalık ifade incelendiğinde dehşete düşmemek mümkün müdür? Nitekim Avukat Ümit inceefe 22.10.2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuruda; Rektör Şişman ve suça karıştırdığın yönetimi hakkında;

1) Üniversitede suç örgütü oluşturarak müvekkilin işine, aşına ve sağlığına kastetmek

2) Yargıtay’daki bir ceza dosyasını müvekkil aleyhine sonuçlandırmak için plan proje yaparak örgütlenmek ve yargı mensupları hakkında şaibe yaratmak, hakaret.

3) Çeşitli şekillerde görevi kötüye kullanma

4) Müvekkil aleyhine sistemli bir şekilde mahkemelerde yalancı tanıklık yapmak.

5) On yılı aşkın bir süredir müvekkil üzerinde sayısız MOBBİNG eylemleri yapmak

6) Ayrımcılık

suçlarını izafe etmiştir. Bu konudaki suç duyurusu örneğini Ek.3’te delil olarak sunuyoruz. Bu konuda adli işlemler devam etmektedir.

Sonuç olarak böyle sansasyonel bir haberi duyurmak ve vermek basının hakkı olmaktan da öte görevidir. Bu haberin anons içeriklerini çıkarma ve tekzibi yayınlama kararının SANSÜR niteliği taşıdığı açıktır. Biz gerçekleri yazdık.

REKTÖR ADNAN ŞİŞMAN ŞAİBELİ BİR İNSANDIR!

 Sayın Yargıcım,

Rektör Adnan Şişman yanlış işler yapan şaibeli bir insandır. Kendisinin rektörlük gibi bir görevi yapacak ehliyeti olduğunu düşünmüyoruz. Bu güne kadar adli ve idari anlamda yargıdan kaçırılmıştır. Bu nedenle cüreti çok fazladır. Adliyede makamı olması, Cezaevi İzleme Komisyonu Başkanı olarak görev yapması, burada adli personelle yakın olması kanaatimize göre cüretini artıran etkenlerden olmuştur. Yargıtay’da hakim satın almaya teşebbüs etmesi bu konumundan kaynaklanmaktadır. Hakim satın almanın sözünün bile ne kadar ürpertici ve kaba olduğunun farkındayız. Haberimizde bu hassasiyetimizden dolayı ilkin gerçek olmasına rağmen hakim satın alma şeklindeki ifademizi, hakim etkileme şekline getirmişiz. Haberimiz, gözbebeğimizden sakındığımız yargıçlarımızı rahatsız etsin istememişiz. Çünkü ben 23 senelik basın mensubu olarak, bu tür olayları çok duydum. Ama somut olarak yargıda rüşvet vererek iş yapılmasına tanık olmadım. Hakimleri satın almanın o kadar kolay olmadığını biliyor ve düşünüyorum. Ama bunu rektör düşünmemekte ve hatta hakimleri satın almaya yönelik eylem teşebbüsünde bulunmaktadır. Bu istismara giden cesareti de Uşak Adliyesi’ndeki konumundan almaktadır. Bir basın mensubu olarak yargıçlarımız hakkında yanlış izlenimler uyanmaması için haber yapmadığım hususlarda vardır. Örneğin Adnan Şişman’ın üniversitede üst düzey kurmaylarıyla yaptığı her toplantıdan önce Uşak Adliyesi’nde hiçbir şekilde dava kaybetmeyeceğini övünerek anlattığından ve güç gösterisi yaptığından haberiniz var mı? Yoksa, ben haber vereyim. Bunu haber yapacak yeterli delillerim var. Ama doğrusu vicdanım elvermedi. Böyle bir haberden hiç ilgisi olmadığı halde bazı yargıçlarımızın incineceğini, bundan daha da önemli olarak halkımızda Uşak’taki yargımıza güvenin sarsılacağını düşündüğüm için haber yapmadım. Kendini bilmez bir rektörün, haddini aşan eylemleriyle yargıçlarımızı zan altında bırakmamak ve halkı rahatsız etmemek için böyle bir haberi yapmadım. Ben bir basın mensubu olarak biliyorum ki; yargının bitmesi tuzun kokması demektir. Tuzun kokması toplumun bitmesi anlamına gelir! Adaleti bekleyeceğimiz yargıçlarımız yoksa , bittik demektir!

 Rektör Adnan Şişman’ın yargı önüne gitmeyen bundan önceki eylemleri hakkında bilgi ve belge ortaya koyarak, niçin şaibeli olduğunu birkaç örnekle ortaya koymaya çalışayım.

1) 1997 yılında AKÜ ‘de hazırlanan bir yayın inceleme komisyonu raporunda, Prof.Dr. Adnan Şişman İnceleme Komisyonu Başkanıdır. Bu komisyon raporunda Yrd. Doç.Dr. Ali Galip BALTAOĞLU’ da komisyon üyesi görünmektedir. O zamanki YÖK yönetimi AKÜ ‘de basılın bu İnkılap Tarihi kitabından dolayı soruşturma açmıştır.Böyle bir komisyon raporuna imza atmadığını söyleyen Ali Galip Baltaoğlu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Böyle bir belgeye imza atmadığını söyleyen Ali Galip Baltaoğlu üniversitelerden alınan sahte bilirkişi raporlarıyla itham edilmiş cezalara ve sürgünlere muhatap olmuştur. Yapılan başvurular sonucunda bu imzanın sahteliği 10.11.1998 günlü Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Fizik- Grafoloji İhtisas Dairesi incelemesiyle sabit hale gelmiştir. Bu konu yargı izni verilerek adliyeye intikal ettirilmemiştir. Rektör Adnan Şişman Kurul Başkanı olarak kendi atmadıysa bile bu rapordan ve sahte imzadan hukuken sorumludur. En hafif tabirle görevini ihmal etmiştir.(Ek.4) 2) Afyonda I. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2001/1 E. Sayılı dosyada görülen bir dava da kendini savunmak adına Adnan Şişman gerçek dışı iddialarda bulunmuş ve iddialarını teyit içinde imzasız ve mühürsüz bir yönetim kurulu kararını delillerine koymuştur. Beyanında kısaca şöyle söylemektedir. “ Soruşturma Dekan Mustafa Ergün açılmıştır. tarafından açılmıştır. Benim davacıya husumetim yoktur. Davacı 1997 yılında bir kınama cezası almıştır ve bu ceza kendisine Fakülte Yönetim Kurulu tarafından oy birliğiyle verilmiştir.” Halbuki gerçek başkadır. Kararda daha yüksek bir ceza verilmesi isteğiyle Adnan Şişman’ın muhalefet şerhi vardır. Yani karar oy çokluğuyla çıkmıştır Ayrıca Soruşturma Adnan Şişman’ın talebi üzerine açılmıştır. Bugünün rektörü o günün Dekanı Adnan Şişman kendi şerhini çıkarttığı ve mahkemeye sunduğu sahte evrakla savunma yapmıştır. Daha önceki sahte imza çıkan kurul raporundan hesap sorulmadığı için böyle bir suça bulaşmakta beis görmemiştir Bu eylem bilinçsiz olmaz. Çünkü bir insanın muhalefet şerhi koyduğu bir kararı unutması ve böyle bir işi yanlışlıkla yapması mümkün değildir. (Ek.5) 3) Daha sonra bir sahtecilik örneği daha verilmiştir ki, bu cesarete şaşmamak mümkün değildir. Müşteki Ali Galip Baltaoğlu’nun vekili Ümit İncefe’nin yıllar süren ısrarlı başvuruları sonucunda 2004 Üniversite, Adnan Şişman’la ilgili sözde bir soruşturma yapmış ve yargılanmamasına karar vermiştir. Bunun üzerine Adnan Şişman Mahkemeye sunduğu imzasız ve mühürsüz sahte belgenin imzalı ve mühürlüsünü ortaya çıkarmış ve bu belgenin sahtesinin bölüm başkanlığına geldiğini iddia etmiştir. Doç. Gürer Gülsevin üst yazısıyla geldiğini ifade etmiş, Doç. Gürer Gülsevin’nin üst yazısının altına sahte belgeyi koyarak gidip Uşak 3. Noterine onaylatmıştır Prof.Dr. Gürer Gülsevin Uşak I. Asliye Hukuk Mahkemesi 2004//281 E sayılı dosyasında  “…Daha sonra kurulca yapılan toplantıda davacı davalı hakkında önerilen kınama cezasının az olduğunu belirterek karara katılmayacağını söyledi ve biz de oy çokluğuyla oluşturduğumuz kararı ilgililere tebliğ ettik. Bana sorulan ve oy birliğiyle alınan kararın nasıl alındığını bilmem, adı geçen kararın da taraflara tebliği söz konusu değildir…” demiş ve Adnan Şişman’ı yalanlamıştır. Rektör Adnan Şişman, bu eylemiyle de sahte belgeyi notere onaylatarak haklılığını ispat etmeye çalışmıştır. Bu konuda müşteki A.G.B noterle gidip konuşmuş; Noter bir Rektör yardımcısının ve Fakülte Dekanının böyle bir sahteciliği kendisine onaylatacağını düşünmediğini söylemiştir Bu sahte belgenin bizzat Adnan Şişman ve Aziz Bayraktar tarafından kendisine getirildiğini ve onaylattırıldığını ifadeye koymuştur. Bu eylemleri korkusuzca gerçekleştiren bu iki kişiden biri Uşak Üniversitesinin Rektörlüğü diğeri Genel Sekterliği görevini yapmaktadır!(Ek.6)

 

Sayın yargıcım;

Adnan Şişman’ın işlediği suçlarla ilgili elimde çok sayıda bilgi ve belge var, ancak bu kadarı yeterlidir zannediyorum. Ve size Nasrettin Hoca’nın ifadesiyle soruyorum. “Hırsızın hiç mi suçu yok?”

Şikayetçi sokaktaki Ahmet veya Mehmet değildir. Köylü Ahmet gibi davranması beklenmez. Tahsili ve işgal ettiği mekiye uygun davranmak sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğa uygun hareket etmemektedir. Bu işlerde o kadar ileri gitmiştir ki; işi bir bayan öğretim elamanlarının namusuna şerefine saldırıya kadar götürmüştür. 28.10.2009 tarihinde avukat Ümit İnceefe’nin müvekkili N.Y. adına yaptığı, şu anda adliyede işlem gören suç duyurusunu Ek 7’de dikkatlerinize sunuyorum. Bu suç duyurusunda, resmi belgede sahtecilik tehdit, şantaj gibi iddiaları görmezden geliyorum. Suç duyurusu içeriğinde rektörün saygın bir öğretim üyesi için “ o….pu, falanın metresi” ifadelerini konuştuğu iddia ediliyor. Ben bu olayların mesnedini gazeteci olarak bilmekle beraber, rektörün kişilik haklarına saldırdığı insanların şeref ve haysiyetini gözetmekten dolayı şimdiye kadar haber yapmadım. İnsanların kişilik haklarına bu kadar özensiz olan bir kişinin, somut delilleri olan konularda kişilik haklarıma zarar verdiler diye yargıya koşması son derece anlamlıdır! Bu durumda basın olarak bizim bu yanlışları yazmak görevimizdir.

Kararda soru cümleleriyle de olsa iddia olduğu ve “GİZLİ ÇEKİMCİ” “MAFYA MERKEZİ” gibi deyimlerle kişisel değer yargıları, haber verme bilgi yayma sınırları haricinde Rektör Şişman’ın kişilik haklarına saldırı yapıldığı ifade edilmiştir.

Soru cümlelerimizdeki iddiaları 12.10.2009 tarihinde “REKTÖR HADDİNİ AŞTI!” başlığı altında haber ve yine aynı tarihte editör olarak “REKTÖRLÜĞÜNÜZ DE BİLİMİNİZ DE EKİBİNİZDE BU KADAR SAYIN REKTÖR İŞİNİZ BİTTİ” başlığı altında yayınlanan yorumlarımızda tafsilatıyla verdik. Nitekim bu iddialara herhangi bir tekzip gelmedi. Ayrıca kararda konunun yargıya intikal ettiği söyleniyor ki; biz haberimizi yayınladığımızda konu yargıya intikal etmemişti. Yani yargıdaki bir konu hakkında haber ve yorum yapmadık.

Rektör için kullandığımız GİZLİ ÇEKİMCİ deyimi rektörün geçmişine bir atıftır. Üniversitede koridorlara kameralar yerleştirildiği ve herkesin özelinin takip edildiği haberlerini almaktayız. Hatta bu konuda tanıklarımız var. Duyuru niteliğindeki haberimizde ÜNİVERSİTENİN HER KORİDORUNA KONULAN KAMERALAR REKTÖRÜN ODASINDA TAKİP EDİLİYOR MU? GİZLİ ÇEKİMCİ REKTÖR KAMERALARI NİÇİN ÇOK SEVİYOR? şeklinde bir duyuru yaptık. Bunun ne olduğunu, kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu iddia eden müşteki ve haber sitemizi takip edenler bunu çok iyi anladılar. Avukat Ümit İncefee 17.07.2006 tarihinde diğer başka sanıklarla birlikte Adnan Şişman hakkında da Gizli Video çekimi yapmak, ifşa etmek ve görevi kötüye kullanmaktan dolayı suç duyurusunda bulunmuştu. Rektör Adnan Şişman Ümit inceefe’nin bürosunda yapılan bir gizli çekimi kullanarak üniversitedeki personeline soruşturma başlatmış, gizli çekimi delil olarak kullanmıştı. Avukat bu işin üzerine gidince “CD’ kayıtlarının fakülte veya üniversite personelinden hiç kimse tarafından delil olarak kullanılmasının, temin edilmesinin kesinlikle söz konusu olmadığı ifade edilmiştir. Soruşturma dosyasının incelendiği ve herhangi bir şekilde CD kayıtlarının kullanılmadığı” nı ifade ederek inkar yoluna gitmişti. Halbuki gizli çekim delil olarak kendisi tarafından soruşturulana teslim edilmişti. Bütün bunlardan daha da ironik olanı, ise rektör tarafından “görüntü kayıtlarının kimin tarafından çekildiği ve fakültemize kimin tarafından bırakıldığı tespit edilemediği için, bu konudaki talebin soruşturmacı tarafından karşılanamadığı anlaşılmaktadır” gibi bir savunma yapılmasıdır. Söz konusu suç duyurusu hakkında savcılık çekimin gizli çekim olmamasından değil, zaman aşımından dolayı takipsizlik vermiştir. Gizli çekimin her kullanıldığında suçun tekrar oluştuğunu ve zaman aşımının söz konusu olmadığını ifade eden Ümit İnceefe bu kararın yanlış olduğunu düşünmektedir. Rektör Şişman bir kez daha korunmuş mudur? Adaletin kılıcı bazılarını kesmemekte midir? Söz konusu suç duyurusunu ve verilen takipsizlik kararına itirazı Ek 8’de dikkatlerinize sunuyorum.

AyrıcaBURASI ÜNİVERSİTE Mİ MAFYA MERKEZİ Mİ? “ gibi bir benzetmeyi basın yapamaz mı? Böyle bir benzetme niçin kişisel değer yargılarını yansıtsın. Bu kadar yasa dışı iş çevrilen bir üniversite ve rektörünü neye benzeterek tasvir edebiliriz? Kanundan kim korkar? Kanunsuzlar. Yargıdan kim korkar? Suç işleyenler, yürürlükteki kanunlara uymayanlar. Yargı kararlarından endişe ederek bu konuda yargıçları etkilemeye yönelik eylemlere kim veya kimler girişir? Bu sorunun cevabı da kanunsuzlar ve genellikle örgütlü kanunsuzlar, bir başka tabirle MAFYA değil midir? Lütfen,Ek. 9’da sunduğum belgeleri inceleyiniz. Delil eklerinde de sunduğum üzere; “Mafyanın yargıya kadar uzandığı yakınmaları, çok kişi ve kuruluşun sorumluluğunu yansıtır” ifadesi bana değil eski bir Anaysa Mahkemesi Başkanına aittir” Yine ekte sunulan “Mafya yargı iç içe” - “Yeni bir mafya-yargı bağlantısı mı?”- “CHP, Mafya-Emniyet-Mit-Yargı ilişkisi için meclis araştırması istedi” gibi başlıkları internet medyasındaki binlerce haberden bazıları olarak çıkartabilirsiniz. Sonuç olarak kanunsuzların ve yasa dışı iş yapanların kendilerini kurtaracak yargıç aramaları ve bunu için çalışmaları pek yadırganmaz. Dolayısıyla hakkımızda alınan kararda “kişisel değer yargılarını” içerdiği söylemi isabetli değil kanısındayız.

 

SONUÇ OLARAK SAYIN YARGICIM;

 

2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 22.10.2009 günlü yayın içeriğinin kaldırılması ve tekzip talebinin kabulü kararı bizce isabetli değildir. Rektör Adnan Şişman da sokaktaki herhangi biri değildir. Bu tür insanların en büyük korkusu basında ifşa olmaktır. Şayet hukuk bu insanların ifşa edilmesine ve eleştirilmesine engel olursa, Adnan Şişman gibi insanlardan zarar gören insanların mağdur olması kaçınılmaz olacaktır.

 Böyle bir karar benim için çok ağırdır. Hayatım boyunca belgesiz ve bilgisiz haber yapmadım. Bu kararla www.usak.tv’de ilk defa içerik çıkarma cezasına muhatap olacağım. Ben kimseye iftira etmedim. Şayet bu kararı hukuka uygun bulup onaylarsanız, hukuk devletine inancım gereği kabullenecek ve gereğini elbette yapacağım. Ama asla haksız olduğumu düşünmeyecek verilen kararın bir adli hata olduğu konusunda sabit olacağım.

Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve mahkemenizin resen incelemesi sırasında tespit edeceğiniz nedenlerle 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 22.10.2009 günlü yayın içeriğinin kaldırılması ve tekzip talebinin kabulü kararının iptal edilerek kaldırılmasını en derin saygılarımla arz ve talep ediyorum.

 

 

06.11.2009

 

Kazım Şen

 

 

 

 

 

 

 DELİL EKLERİ

 

Ek. Delil 1) 12.10.2009 tarihinde “REKTÖR HADDİNİ AŞTI!” ve “REKTÖRLÜĞÜNÜZ DE BİLİMİNİZ DE EKİBİNİZDE BU KADAR SAYIN REKTÖR İŞİNİZ BİTTİ” başlıklı yazı örnekleri

Ek. Delil 2) Uşak üniversitesi Personel Şube Müdürü Sezayi Daşdemir 26.10.2009 tarihli ifadesi.

Ek. Delil 3) 28.10.2009 tarihli suç duyurusu

Ek. Delil 4) Sahte imza Bulunan komisyon Raporu ve 10.11.1998 günlü Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Fizik- Grafoloji İhtisas Dairesi Rsaporu

Ek. Delil 5) Gerçek dışı beyan örneği---Beyanın sonunda imza örneği--- Dava dosyasına konan sahte belge örneği (beyan sonunda XI’ e eklenen belge)----Dava Dosyana konan sahte belgenin aslı olan belge

Ek. Delil 6) Notere onaylatılan sahte evrak

Ek. Delil 7) 28.10.2009 tarihli su&cce

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.