Diyarbakırlı Başdaş kardeşlerin iflas sürecinde fabrikaya el koyma planı gündemde
Uşak Organize Sanayi Bölgesi’nin köklü kuruluşlarından Hitit Seramik, ekonomik kriz sonrası konkordato sürecine girmişti. Ancak fabrikanın satış süreci giderek karmaşık bir hal alırken, “çökme planı” iddiaları gündemi sarsıyor.
Yaklaşık 11 ay önce konkordato başvurusu yapan Hitit Seramik’i satın almak için girişimde bulunan Diyarbakırlı iş insanları Ahmet ve Ali Başdaş kardeşler, BSD Otomotiv A.Ş. üzerinden kısa süreliğine fabrika yönetimini devralmıştı. Ancak geçen süreçte elektrik ve doğalgaz borçları dahi ödenemeyince üretim tamamen durdu. BSD Otomotiv A.Ş. sözleşmeden çekildiğini açıklarken, fabrikanın yeniden faaliyete geçmesi için Sevgi Hızal öncülüğünde yeni bir yönetim oluşturuldu.
Bu gelişmelerin ardından iki aydır ortalıkta görünmeyen Başdaş kardeşlerin yeniden sahneye çıkması dikkat çekti. İddialara göre kardeşler, 23 Ekim’de görülecek konkordato duruşmasında fabrikanın iflas kararı alması halinde fabrikaya “çökmeyi” planlıyor.
Bazı kaynaklar, Başdaş kardeşlerin fabrika üzerinden mal temini bahanesiyle yeni bir şirket kurarak Hitit Seramik’i borçlandırdıklarını, ayrıca fabrikanın bazı makinelerini hurda fiyatına sattıklarını öne sürüyor. Yeni fabrika yönetimi üretimi yeniden başlatmak için hazırlık yaparken, Ali Başdaş ve adamlarının 24 saat fabrika önünde nöbet tuttukları ve fabrikanın içine girmek istedikleri iddia ediliyor.
Bu gelişmeler üzerine Hitit Seramik yönetimi Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Uşak sanayisinin gururu zor günler geçiriyor
17 Ekim 1989’da seramik yer ve duvar karosu üretimi amacıyla kurulan Hitit Seramik, 22 Şubat 1991’de üretime başladı. 500 bin metrekarelik arazi üzerinde hızla büyüyen tesis, kısa sürede 10 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaşarak Türkiye’nin sayılı seramik markalarından biri haline geldi.
Kurucusu İbrahim Hızal’ın vefatının ardından ekonomik zorluklarla mücadele eden fabrika, artan borç yükü nedeniyle sıkıntıya girdi. Bugün gelinen noktada ise, Hitit Seramik’in yeniden ayağa kalkmasından çok, “kimin fabrikaya çökmeye çalıştığı” tartışılıyor.
Markanın yeniden ayağa kalkıp kalkamayacağı 23 Ekim’deki mahkeme sürecine bağlı görünüyor.