Uşak TV

Emekli Astsubay Ali AVCIL Kıbrıs Barış Harekatında Yaşadıklarını Anlattı

Güncel

Emekli Astsubay Ali AVCIL yaptığımız söyleşide Kıbrıs Barış Harekatında yaşadıklarını bizlerle paylaştı.

Kıbrıs Barış Harekatına nasıl katıldınız?

İsmim Ali Avcıl 30 Ağustos 1959’da orduya katıldım. Türkiye’nin muhtelif yerlerinde görev yaptıktan sonra 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldık. Kıbrıs’ın Kırnı bölgesine helikopter ile iniş yaptık ve bize en çok atış ve savaşın en şiddetli anı Lefkoşa havaalanından çok atış geliyordu. İlk önce buraya taarruz yaptık. Orayı 1 gecede aldık. Sonra, orada bulunan İngiliz Koleji var. Yanında düşmanın en çok barınak yaptığı ve bizi rahatsız eden yer İngiliz Koleji’ni teslim aldıktan sonra orası savaştan düştü. 21-22 Temmuz arası oldu. 22 Temmuz günü ben vurulduktan sonra kısa bir dönem Lefkoşa Kızılay Hastanesi’nde tedavi gördüm. Tedaviden sonra göreve devam emri ile geri döndüm. Sonra Kıbrıs Türk Kuvvetleri alayında yani 61. Alaya tayinim çıktı. Bu alayda Beş Parmaklar’da görevliydi. Beş Parmaklar’da Lapta, Kareva, Siskilip bölgesi yani Girne’nin Batıya doğru olan bölgesinin bize savunma emri verildi. Denizden salt komandoları, karadan ise Kıbrıs’tan da bizim 61. Alay buradaki düşmanı yok edene kadar iki gün iki gece çarpışma neticesinde buradaki düşman mağlup edildi ve aynı gün Karamanoğlu Albay şehit oldu. Bizim en çok şiddetli savaşın olduğu yer Girne’deki Karamanoğlu çıkartma plajı ile Karamanoğlu Şehitlerin olduğu yerdir. Bu alayla beraber Kırnı bölgesinde ihtiyata çekildik. Bu alayda çekildikten sonra yaklaşık anlaşma olur düşüncesi ile 7-8 gün ihtiyatta kaldık. Neticede anlaşma olmayınca ikinci harekata 14 Ağustos 1974 günü ikinci harekata girdik. İkinci harekatta yerimiz Timboğa havalimanı şimdiki Ercan havalimanı idi. Orayı zorluk çekmeden aldık ve o bölgede Pelitli Balıkesir köyünde kaldım. Yani 28 Tümen’e bağlı alay oluyordu. Pelitli’nin savunmasını yaptık. Pelitli’den Larnaka’nın hududuna kadar cephe hattını savunduk. Bize dur emri geldi. Biz yüksekten, düşman alçaktan olmak kaydıyla durduk. Eğer Larnaka’yı alsaydık, Larnaka’da petrol rafinesi ocakları ve üretim yeri vardı ve anlaşma gereği almadık. Biz pelitli’de karargahı kurduk, düşmana kuş bakışı bakıyorduk. Sonra ben birliklere mesleğim olarak teknik eleman olduğum için birliklere bakım onarıma gidiyorduk. Hatta, bir yerde biz huduttan Yunan hududuna yani Rum hududuna geçmişiz. Bir de baktık ki tanklar geliyordu Yunan tankları biz onlardan önce onların cephesine gelmişiz. Onlar bizi görmeden pusuya yattık ve bizim yanımızdan geçip gittiler. Ne biz onlara ne de onlar bize ateş açmadı. Neticede ben bu durumu Alay Komutanlığına bildirdim, “Gereğini yapmışsınız.” dedi. O bölgenin savunması bizim alayın emrine girdi. Sonra ben orada üç ay kaldıktan sonra birliğim olan Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı’na geri döndüm ve Gönyeli’de Bakım Takım Komutanlığı’nı devir alarak yaklaşık 1 yıl 1975 Ağustosuna kadar orada görev yaptım. Görev esnasında ele geçirilen ganimet arayışları ve diğer silahların bakım onarımını yaparak savaşa hazır hale getirdik. Alay Karargahına teslim ettik. Görev şeklimiz bu şekildeydi.

Askerliğinizde yaşadığınız ilginç olaylar var mı, mesela “Vuruldum.” demiştiniz, bu konudan da bahseder misiniz?

Şimdi haberci motosikletleri vardı. Kıbrıs mücahitleri bu motosikletlerle bize mühimmat ve evrak getiriyorlardı. Bunların motosikletleri arıza yapmış. Bunu tamir ederken bulunduğumuz yere havan düştü ve ben orada ağır yara aldım. Yaranın neticesinde ilk yardımdan Lefkoşa Kızılay Hastanesi’nde 1 ay tedavi gördüm. Tedaviden sonra göreve devam emri verildi.

1975 Ağustosuna kadar en ilginç anımız ise düşmanın savaş gücü zayıf ama havan atışları iyiydi. Fakat, silah olarak biz kuvvetli olduğumuz için, eğitimli bir bilgimiz olduğu için bizim karşımızda fazla dayanamadılar. ABD, M1’lerin toplanması için baskı yaptı. Askerlerin kullandıkları M1’ler piyade tüfekleri toplandı. Bir arabayı depo olarak kullandık ve bana alaydan görev verildi. Ben özel bir helikopter ile kurye helikopteri ile Türkiye’ye geldim. Kırıkkale’den C3 alarak adaya götürdüm. İkinci harekattan ufak tefek çarpışmalardan biz kendi silahlarımız C3’leri kullandık. Yani, ABD silahı yoktu. Mühimmat olarak zaten hepsi kendimizindi.

Askerlikten sonra sosyal hayata adapte durumunuz nasıl oldu?

Şimdi, biz oradan Erzurum Dumlu’ya tayin oldum. 51. Tümen ikbar taburuna ve orada 3-4 Paşanın emir subaylığını yaptım ve bize Gazilik unvanını söylemediler. Kıbrıs’ta iken Alay komutanı nasıl Kore İskan Harbi Gazilerine maaş bağlandı. Bakarsın size de yardım yapılır diye elimize verdikleri belgeler ile bizi direkt Gazilik sınıfına geçirdiler. Diyebilirim ki, 1983’te toplu para verildi. Gazilik unvanına da o zaman ulaştık.

Gazi olmak nasıl bir duygu?

Savaşta sadece bir tek duygu düşünüyorsunuz; orada korunma, kollama, hatta eşin ve çocukların aklına gelmiyor. Neden savunmadasın çünkü, onları düşünürseniz savunma durumu olamaz. Bundan dolayı gerek oradaki savaş ortamında olsun, gerekse de Türkiye’ye dönüşte olsun pek etki durumu olmadı. Zaten bana madalya ve şitler orada verildi. Benim sıkıntım olmadı. Biz muazzap olduğumuzdan alay komutanı bizzat harekata giren komutanlar belgeleri kendileri verdi. Genelkurmay’ın, Kara Kuvvetleri’nin, Kıbrıs Türk Alayı’nın hepsinin resmi var.

Türkiye’ye döndükten sonra 51. Tümen komutanının şildi var. Hepsi yazılar ile birlikte başarımızdan dolayı verdi. Ben 1959 dönemi Astsubayları ile değil 1958 dönemdekiler ile beraber terfi ettim. O da şundan 5 sene üst üste benim sicilim yüzde yüz almışım. Bir üst yükselttiler. O nedenle benim askerlik hayatım çok parlak ve başarılı idi. Bize işte bu hükümet çok üzerine durdu, bundan önceki hükümetlerde bu kadar çok şey beklemedik.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.