Uşak TV

DURMUŞ HOCA’DAN MEKTUP VAR

Güncel

DURMUŞ HOCA’DAN MEKTUP VAR

Sayın Kazım Şen,

Ben Prof. Dr. Durmuş Yılmaz. Bu mektubu, 21 Ekim 2009 tarihinde yayınladığınız bir haber içindeki “DURMUŞ HOCA’ya üç soru sorarak haberimizi bitirecek ve isterse sitemizde kendisine cevap hakkı tanıyacağız” şeklindeki ifadenize dayanarak yazıyorum. Sözünüze güveniyor ve yazıyı gazetecilik namusunuza emanet ederek virgülüne dokunmadan yayınlayacağınızı ümit ediyorum.

Usak.TV adlı internet gazetenizde hakkımda zaman zaman asılsız ve uydurma haberler yazıyor, sonra da “Yorum” adıyla saçma sapan şeyler yayınlıyorsunuz. O yazıları yazanlarda da zerre kadar medenî cesaret yok ki, düşüncelerini kendi isimleri ile değil de uydurma adlarla yazıyorlar. Asılsız haberlerinize üniversitem gereken cevabı verir, ben hakkımda yayınladığınız ve doğrudan adımdan bahseden haberlerinizdeki yanlışlıklara ve “Yorum” başlıklı saçmalıklara cevap vereyim. Bir müddet önce bir sütunda benim MHP’den belediye başkanı adayı olduğumu, kazanamayınca iktidar hırsı ile kendime bir dekanlık bulduğumu vs. yazmışsınız. Müsadenizle eksik bilgilerinizi tamamlayayım. 1996 yılında MHP’den Konya Meram Belediye Başkan adayı, 1999 yılında da Konya’dan milletvekili adayı oldum. İkisini de kazanamadım. Adaylıklarımdan bu yana birincisinin üzerinden 14 sene, ikincisinin üzerinden de 11 sene geçmiştir. Üniversite hocalığıma ve akademisyenliğe devam ettim ve profesör oldum. Siz benim MHP ile bağlantımı yazmakla, benim üzerimden MHP’yi yıpratmak istiyorsanız boşuna uğraşmayın. Eğer MHP ile bir sorununuz varsa parti yerli yerinde duruyor, doğrudan onu yazarak mücadelenizi sürdürün. MHP de size cevabını verir. Eğer beni yıpratmak istiyorsanız yine boşuna uğraşıyorsunuz. Benim gibi Türk Milliyetçisi bir düşünce ve fikir adamı için Türk Milliyetçiliğini savunan bir partiden aday olmak, sadece hizmete talip olmaktır, başka bir anlamı yoktur. Şöyle de denebilir: Geçmişte, siyasete atılmak ve o alanda çalışmak düşüncesi benim hizmet aşkımın ve heyecanımın bir tezahürüydü. Kaldı ki, Türkiye’de çeşitli partilerin saflarında siyaset yapan çok sayıda akademisyen vardır, bazıları milletvekili olarak, bazıları belediye başkanı olarak hizmetlerine devam etmektedirler.

Uşak’taki görevime gelince, her şeyden önce bu görev benim için büyük zorluk ve fedakarlıklar pahasına yürütülen bir görevdir. Zira evim Konya’dadır, Uşak’da kirada oturuyorum ve her hafta sonunda, Cuma günü mesai bitiminde Konya’ya gidiyor, Pazar günü de geri dönüyorum. Böyle bir yaşamın maddî ve manevî zorluklarını anlamayacak kimse yoktur. Peki bu görevi niçin kabul ettim ya da bu görevden ne bekliyorum? Bu sorunun cevabını şahsımı yakından tanıyanlar bilir, fakat sizin için bir kere daha söyleyeyim: Ben her şeyden önce görev ve hizmet insanıyım. Daha önceki yıllarda da benzer görevler yaptım. Yurt içinde ve yurt dışında böyle görevlerde bulundum. 1 sene Türkmenistan’da, 2 sene değişik sürelerle Fransa ve Almanya’da benzer görevlerde bulundum. Sayın Rektörümün Uşak’da güzel şeyler yaptığını, üniversiteyi büyütmek için gece gündüz çalıştığını biliyordum. Zira kendilerini uzun yıllardan beri tanırım. Birlikte çalışmamızı teklif edince tereddütsüz kabul ettim ve Uşak’a geldim. Eğer sizin Uşak Şehrine, Üniversitesine ve Uşak halkına zerre miktarı saygınız varsa benim bu hizmetimi takdirle karşılar, teşekkür edersiniz. Zira ben bu fedakarlığı sizler için, yani Uşak Şehri , Uşak Halkı ve Uşak Üniversitesi için yapıyorum. Sizin Uşak Rektörü ile bir davanız olabilir, ya da bazı hocalarla veya idarecilerle bir meseleniz olabilir. Bu beni hiç ilgilendirmez. Siz, sayfalarınızı değişik insanlara tahsis etmiş ve onların şahsî çıkar ve amaçları uğruna kullandırıyor da olabilirsiniz. Bu da beni ilgilendirmez. Zira benim şahıslar ile her hangi bir meselem yoktur ve enerjimi, mesaimi bu yolda harcamak istemem. Ben yalnızca görevimi düşünür, onu en iyi şekilde yapmaya çalışırım. Şunu da söyleyeyim: Görevim esnasında T.C. Anayasası, Kanunları ve ilgili mevzuatın amir hükümlerinden başka hiçbir kural tanımam. Mevzuatın rehberliğinde yalnızca kendi doğru bildiğim icraatı yaparım. Dekanlığın nasıl yapılacağını da, idareciliğin ne olduğunu da çok iyi bilir ve bildiklerimi yaparım. Ünversite mevzuatını da çok iyi bildiğimi birlikte çalıştığım arkadaşlarım takdir ederler. Ben onlar için yalnızca bir Dekan değil, aynı zamanda bir “Rehber Hoca” yımdır. Bu yargı, arkadaşlarıma aittir. Benim, sadece fakültemde değil, tüm üniversitede arkadaşlarımla ilişkilerim, “Abi-Kardeş” veya “Baba-Evlat” ilişkisidir. Üniversitemizin, ister akademik olsun ister idarî, hiçbir çalışanı ile aramda en ufak bir olay yoktur. Hepsi ile ve herkes ile saygı, sevgi esasına dayalı bir ilişkim vardır. Görev yaptığım 10 aylık süre içinde fakültemde bir tek (gerçekten bir tek) disiplin olayı olmamıştır. Disiplin kurulumuz bir kez dahi toplanmamıştır. Ne öğrenci, ne idarî, ne de akademik personel ile ilgili olarak hiçbir Disiplin Soruşturması açmadım, savunma almadım, ceza vermedim. Bundan dolayı da öğrencilerime ve çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Lütfen kardeşlerimle ya da evlatlarımla aramıza girmeye çalışmayın, fitne ve nifak sokmayın!

Sayın Şen, bir kere daha ve açıkça söylüyorum: Uşak’da sadece çalışkan rektörüme –siz böyle düşünmüyor olabilirsiniz - yardım için ve dolayısıyla Uşak’a hizmet için bulunuyorum. Uşak’da beklediğim herhangi bir ikbal yoktur. Ne rektör adayı olurum, ne milletvekili adayı ne de başka bir şey! Bu sözlerim bir taahhüttür. Dekanlık, yasa gereği sürelidir. Sürem bitince ben de kadromun bulunduğu Selçuk Üniversitesine döneceğim. Yazılarınızda “…Bir gün Konya’ya dönecektir…” gibi cümleler var. Elbette bir gün Konya’ya döneceğim. Zira 33 yıldır Selçuk Üniversitesi kadrosunda çalışıyorum ve buradaki sürem bitince Konya’da hizmetime devam edeceğim.

Sayın Şen, İnternet gazetenizde, 21 Ekim 2009 tarihinde hakkımda yine yalan yanlış bilgiler içeren bir haber yayınlamışsınız. Üniversitede yaptığım bir soruşturma görevi ile ilgili olarak yaptığınız haberi “gazetecilik” olarak değerlendiremediğim için üzgünüm. Önce isimleri kısaltılmış olarak vermiş sonra da Raporu yayınlayarak isimleri açıklamışsınız. Benim yaptığıma gelince, bütünüyle belgeler üzerinde, yasa ve yönetmeliğe uygun olarak bir işlem yürüttüm. Ne sizin, ne de başkasının “Niyet ve Arzusuna” göre hareket edemem. Yukarıda bir vesileyle de söylediğim gibi Üniversite mevzuatını iyi bilirim. Anayasa, Yasa ve Yönetmeliklerden başka da rehber tanımam. Sonuç sizin arzu ettiğiniz gibi çıkmamış olabilir. Buna yapılacak bir şey yoktur.

 Haberinizin ikinci kısmı büsbütün karışık. Soru mu soruyorsunuz, bilgi mi veriyorsunuz belli değil! “Sehven ( Yanlışlıkla)” şeklinde olması gereken bir yazım şeklinde parantezin unutulmuş olması anlamı nasıl değiştirir ki… Cumhurbaşkanı ile tanışıklığım ya da hemşehriliğim meselesini geçiyorum. Eğer sayın Cumhurbaşkanım üniversitemizi şereflendirir, yeni binamızı hizmete açarsa bundan sadece ben değil bütün üniversitemiz ve Uşak halkı gurur duyar. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ile tanışıklığım konusunda belli belirsiz bir şeyler yazmışsınız. Yukarıdaki açıklamalarım herhalde tereddütlerinizi gidermiştir, bunu da geçiyorum. Eğitimimle ilgili bir hususu atlamışsınız. Onu da tamamlayayım. 1974-1979 yılları arasında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yönetim Bölümünde okudum. Bazı sebeplerden dolayı Akademiyi bitiremedim. O da içimde ukte olarak kalmıştır. Eğer sizce önemliyse şunu da söyleyeyim, Sayın Bahçeli de o zaman Akademide asistan idi. Özetle: 1. Atatürk Ün. Fransız Dili ve Edebiyatı; 2. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi; 3. Selçuk Ün. Tarih olmak üzere 3 üniversite okudum. Akademik çalışmalarımı Tarih alanında yaptım, bu gün de Cumhuriyet Tarihi Profesörü olarak görev yapıyorum. Yayınlanmış çok sayıda bilimsel makalem ve 7 adet kitabım vardır. Fransızca ve İngilizce okur, yazar ve konuşurum.

Son söz yerine: Haberlerinizi dilediğiniz üslupla yazabilir, icraatımı dilediğiniz gibi eleştirebilirsiniz. Fakat yazılarınızda lütfen eleştiri boyutunu aşmayınız! “Yorum”lara gelince, isimsiz yazıları yayınlamak sadece Basın Ahlak yasasına değil en genel anlamda “İnsanlık Yasasına” aykırı düşer. İsimsiz yazı yazmak da onları yayınlamak da Yiğitlik-Mertlik değil korkaklığın işaretidir. Toplumsal olaylarda yüzlerini kapatarak polise saldıran eylemcilerden farkınız kalmaz. Lütfen gazetenizi bu tür yazılara alet etmeyin. Herkes söylediği sözün arkasında dursun. Sözünün doğruluğuna inanıyorsa bunu açıkça yazsın ve savunsun. Savunamayacağı sözleri de söylemesin.

Sözlerimi ilim adamının tarifi ile bitiriyorum: İlim adamı, her hal ve şart altında, doğru bildiklerini söyleyen kişidir. Selamlarımla.

 

Prof. Dr. Durmuş Yılmaz, Uşak Ün. İİBF DEKANI-UŞAK

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.