Uşak TV

BELEDİYE VE UTAŞ ÇETESİNDEN BASINA BÜYÜK TUZAK

Adliye&Jan.&Polis

Azmettirilen UTAŞ İşçileri dehşet saçtılar.Bizlere Tuzak kuran Çete başımıza silah dayayarak Belediye ve AK Parti aleyhine yazı yazmamızı için tehdit etti telefonlarımız gasp etti.

 30 Yıldır Uşaktayım Muhabir olarak başladığım mesleğimde TV kuruculuğu, gazete sahipliği yaptım ve en son olarak 11 yıldır internet medyası ile sizlere en iyi haberleri iletmeye çalışıyorum.

Haberlerimizde mümkün olduğunca tarafsız kalmaya özen gösteriyoruz. Onu bunu yalayan haberden çok muhalif haberlerin daha çok okunduğunun bilincindeyiz.

30 Yıldır Hiçbir siyasi Partiden hiçbir belediyeden görmediğimiz hareketleri ne yazık ki bu belediye yönetiminden görüyoruz.

 Geçtiğimiz günlerde bir vatandaş UTAŞ’ta ki işinden çıkarıldığı için Belediye Başkanı Nurullah Cahan ile görüşmek isteyip görüşemeyince kendisini ve çocuklarını yakma girişiminde bulunan bir eylem yapmıştı. Biz bu haberi kaçırdık. Başka bazı siteler haber yaptı. Birkaç gün sonra bu eylem yapan arkadaş haber yapmaları için başka basın kuruluşlarını gezerken bize geldi. Bizde artık haber değeri kalmadığını söyledik ve haber yapmadık. Ancak UTAŞ’ta neler oluyor diye sormadan da edemedik. Oda UTAŞ’ta Mustafa Gündüzün granitlerinin kesildiğini para alınıp alınmadığını bilmediğini söyledi. Bizde resim çektirebilir misin diye sorduğumuzda bir arkadaşını aradı ve granit kesilirken fotoğraf çekip çekemeyeceğini sordu.

Ertesi gün tekrar aradıklarında bu defa arkadaşının da kendisine şahitlik yaptığı için geçici ücretsiz izne çıkarıldığını ve buluşmamızı istedi. Bizde Karaağaç mahallesinde bir kahvede oturup çay içtik sonra da UTAŞ’ın fabrikasında granitleri görüntüledik. Yaptığımız araştırma da UTAŞ’ın ücret karşılığı isteyen herkese taş ve mermer kestiğini öğrenince de haber bile yapmadık.

Birkaç gün sonra bu def ikisi geldiler. Kendisini yakmaya çalışan işçinin adı Şafak KUŞ , ona şahitlik yaptığı için işten çıkarıldığını iddia edenin adı ise Beytullah Taşyaran idi. Aslında bize Fetullah demişti. Yada ben öyle anlamıştım.

Haksız yere İşten çıkarıldıklarını iddia ederek haber yapmamızı istediler. Bende bu belediye yönetimin ve özelliklede Ali Rıza Çümen’in çok kindar davrandığını ve haber yapmamızı halinde başka yere işe girdiklerinde işten çıkarılmaları için işverenlere baskı yapabileceklerini belirterek haber yapmamamızın daha uygun olacağını söyledim. Beytullah Taşyaran önceden Oto Boya Fırını yaptığını ve Cezaevine girince işini kaybettiğini söylemişti. Ona Proje yapıp KOSGEP’den faydalanabileceğini anlattım. Bu arada daha önce kurmuş olduğumuz mantar tesisini sökmek istediğimi bunu yapıp yapamayacaklarını sordum. Oda bunu yapabileceğini söyledi ve Pazar günü de gidip mantarhaneye baktık. Çadırları organik tavuk için kullanabiliriz kurabiliriz yer bakıyoruz demiştim.

Pazartesi günü Beytullah Taşyaran telefonla arayarak Örencik köyünde bir çiftlik olduğunu sahibi ile kahvede oyun oynarken tanıştığını kiralamayı düşünüp düşünmediğimi sordu. Bende olabilir dedim. Ara çiftlik sahibini gidelim dedim. Bir süre sonra döndü ve Çiftlik sahibin İzmir de olduğunu Salı günü için bakalım dediğin iletti. Salı günü yanımıza geldi ve aradı. Telefonda kendisini Doğan olarak tanıtan kişi Banaz’da olduğunu söyleyerek yarın gidelim dedi. Bunun üzerine ben telefonu aldım ve çiftlik hakkında bilgi aldım. Aldığım bu bilgilerden sonra da veteriner bir arkadaşımı ve Gedik Piliç’i aradım. Aradan yarım saat sonra Beytullah’ı arayan kişi işinin erken bittiğini dilersek çiftliğe bakabileceğimizi söyledi. Bunun üzerine bir süre sonra bizde yola çıktık. Araçta Hakan Koruk Beytullah Taşyaran ve ben vardım. Örencik köyünü Fakılı ya doğru geçtiğimizde Modern bir tavuk çiftliğine vardık. Bizi orada genç bir delikanlı ve abim dediği kendisini Doğan olarak tanıtan şahıs vardı.

Sonradan Adının Anıl Önder ve çiftliğin sahibi olduğunu öğrendiğimiz şahıs bize çiftliği göstermek istedi ancak ilaçlı olduğu için içeri bile giremedik. Bu sırada kendisini doğan olarak tanıtan şahıs ise çay yaptıralım yada soğuk bir şeyler mi içelim diyerek bakıcı evgine davet etti. Biz de dışarıda oturalım derken benim telefonum çaldı ve ben konuşurken Hakan Koruk içeri girdi. Ben eve doğru sırtım dönük kapı önünde telefonla konuşuyordum. Birden içeri çekildim ve elimden telefon alındı. Başımıza silahlar dayandı. Evin için beş altı kişi bize tuzak kurmuştu. Bu sırada iki tane daha araba geldi ve çiftlik sahibi Anıl Önder ortadan kayboldu. Ellerimiz ve ayaklarımız cırt cırt ile kelepçelendi. Adını doğan olarak tanıtan şahıs kafama dayadığı silah ile bir daha belediye ve Ak parti aleyhine haber yapacak mısınız diye bağırıyordu. Bizi tuzağa çeken Utaş çalışanı Beytullah Taşyaran da bize vuruyordu. Bizi iyi tekmelediler. Bense ya bizi bırakın ya da sıkın yoksa sizin için iyi olmaz diyordum. Hepsinin üstü başı yağlı paslı idi. Belli ki işten UTAŞ’ın şantiyesinden getirilmişlerdi. Bu işkence yarım saat devam etti. Bu sırada dışarıda bizim göremediğimiz kişilerde vardı. Arabalar gelip gidiyordu. Doğan denilen şahıs kafama silah dayayıp tehditler savururken bir yandan da kameraya çekiyordu. Sonra o çektiklerini dışarıya gidip birilerine ya gönderiyor yada gösteriyordu. Bu sırada bize saldıranların 3-4 tanesinin yüzlerini çok net gördüm. Birin elinde tabanca birinin elinde pompalı tüfek vardı. UTAŞ işçileri yüzlerini görmemiz ve tanımamız için şapka takmışlar ve gözlük takmışlardı.

Ben çiftlik sahibi ile birlikte 8 kişi saydım Hakan Koruk 10 Kişi saymış. Bizi aracımıza bindirerek ellerimizdeki kelepçeleri kestiler ve gidin dediler. Bu arada aracımızı da aradılar. Emirler yağdıran ve adının doğan olduğunu söyleyen şahıs kamera varsa aslın demişti. İşçilerde parmak izi kalmasın diye eldiven kullanıyorlardı. Racın biri bizi Organize sanayiye kadar takip etti bu nedenle duramadık jandarmayı arayamadık. Günay tesisleri önünde uygulama yapan polisleri görmüştük giderken. Oraya doğru hızla gaza bastık ve polislere olayı anlattık. Polisler verdiğimiz plakaları beklemeye başladılar ama gelen giden olmadı. 20 dakika sonra bir aracın geçtiğini ve şapkalardan işçileri tanıdım işte gidiyorlar dediğimde polis arkalarından gitmedi. Jandarmanın geleceğini söyledi. Jandarmada gelemdi ve yaklaşık bir saat sonra Güre Jandarma karakoluna giderek şikâyetçi olduk. İşin özeti budur. Bize saldıranların tamamı UTAŞ’ın işçileridir ve azmettiricileri de bellidir.

Kendisini Uşak’ın Başkomutanı ilan eden Nurullah CAHNA ve ekibi tuz kokmaya başlayınca UTAŞ’ta yaşanalar herkesin diline düşünce rahatsız olmuşlardır. Oysa biz hiç AK Parti aleyhine haber yapmamıştık. Özellikle Ali Galip Baltaoğlu’nun Menzil Cemaatini eleştiren yazılarından çok rahatsız olmuş kendileri.

Bu olayın en kıza zamanda aydınlatılması için Cumhuriyet Savcılarımızın Polisimizin üzerine düşen görevi yapacağına inanıyoruz. Polisimiz diyoruz çünkü Cumhuriyet Savcılığı olayın daha çabuk çözülmesi için dosyayı Polise teslim etti. Olayla ilgili daha fazla ayrıntı vermiyor Polisin işini güçleştirmek istemiyoruz. Başta Sayın valimizin de konuya duyarlı olacağına inanmak istiyoruz ama şu ana kadar bu duyarlılığı görmediğimizi de belirtmek istiyoruz.

 

Yorumlar (1)

Serkan 8 Yıl Önce

Bu nasıl iş ya polis ne bekliyor sizin öldürülmenizi bekliyor yazıklar olsun hepsine eşkıya sarmış her yeri

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.